Grevdeki TPI Kompozit işçilerinin işten çıkarılması ve sendikal çıkmaz

TPI Kompozit (XCS Kompozit) firması 10 Ekim’de işçilerin neredeyse tamamının işten çıkarıldığını duyurdu. Firmanın İzmir Çiğli’deki fabrikasından 405, İzmir Menemen’deki fabrikasından 1.735 işçi çıkarılacağı duyuruldu. İşçiler 13 Mayıs’tan beri grevdeler.

TPI Kompozit işçilerinin topluca işten çıkarılması, ekonomik krizin tüm bedelinin işçi sınıfına ödettirilmesinin bir örneğidir ve işçilerin işlerine ve yaşam koşullarına yönelik dünya çapındaki saldırıların bir parçasıdır.

Grevdeki TPI Kompozit işçileri fabrika girişinde, 14 Mayıs 2025. [Photo by X @PetrolIzmir]

1968’de ABD’de kurulmuş olan TPI Kompozit, rüzgâr türbini kanadı üretiminde dünyanın en önde gelen şirketlerinden biri. ABD, Meksika, Danimarka, Almanya, Çin, Hindistan ve Türkiye’deki tesislerinde yaklaşık 12.000 işçi çalışıyor.

Ağustos ayında TPI’nin ABD’deki merkezi iflas başvurusu yapmıştı. İflas başvurusunun ardından TPI Kompozit’in Türkiye’deki tesisleri, Dubai’de yeni kurulan ve paravan olduğu düşünülen XCS Kompozit’e devredildi. İşçiler şirketin içinin boşaltıldığını iddia ediyor. Bu gelişmeler işten çıkarmaların ve işçilerin birikmiş haklarına ve tazminatlarına yönelik saldırının habercisi olmasına karşılık işçilerin üyesi olduğu Petrol-İş Sendikası herhangi bir mücadele yolu sunmamakta ısrar etti.

Sene başında toplu sözleşme görüşmelerinde işçiler Türkiye’deki yüksek enflasyon ve reel ücret kayıpları nedeniyle %120 zam talep ederken şirket %30 zam teklif etmişti. Teklifi reddeden işçiler ve sendika, grev kararını fabrikaya astılar ve 13 Mayıs’ta grev başladı. Şirket daha sonra teklifini %80’e çıkarsa da işçiler geri adım atmayıp teklifi reddettiler. Ağustos’ta ise TPI’nin ABD’de iflas başvurusu yapmasının ardından Petrol-İş Sendikası %80 oranındaki zammı kabul edeceğini duyurdu ama bu kez şirket kabul etmedi.

Aralık ayında iki fabrikadan en az 1000 işçinin işten çıkarılacağı duyurulmuştu. İşçiler, sendikanın şirketin bu saldırı hazırlığına karşı çıkmak şöyle dursun suç ortaklığı yaptığının farkındalar. Petrol-İş Sendikası Genel Sekreteri Ahmet Baranlı 15 Ekim’de işyeri önüne gelince grevci işçilerin sert tepkisiyle karşılaştı. Evrensel gazetesinin X’te yayınladığı videoda bir işçi Baranlı’ya “… zaten Türkiye’de sendikacılık böyle yapıldığı için işçinin sesini hiçbir zaman değerli de görmediniz… İnsanların kıdemi-ihbarı [tazminatları] uçarken genel başkanınız ‘bana mı çalışıyorsunuz’ dedi,” diyerek tepki gösterdi.

TPI Kompozit işçilerinin Petrol-İş’e olan öfkesi sadece son işten atma saldırısından kaynaklanmıyor. İşçiler, sendikanın bizzat şirketle işbirliği nedeniyle sefalet ücretinde çalışıyorlar.

İşçiler aylık maaşlarının 23.000 lira civarı, yani asgari ücret seviyesinde ve günlük yemek ücretlerinin 122 lira olduğunu söylüyorlar. Petrol-İş’in üyesi olduğu Türk-İş’in raporuna göre geçtiğimiz ay 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 27.970 lira, yoksulluk sınırı ise 91.109 TL oldu.

İşçilerin çalışma koşulları da dayanılmaz düzeyde. Evrensel’e konuşan bir TPI işçisi çok yaygın olan sağlık sorunlarını şöyle aktardı: “Buradaki göğüs hastalıkları hastanesi, bu fabrikanın işçileriyle dolu. Oraya giden hastalara ‘Sen TPI’dan mı geliyorsun’ diye soruyorlar. Burada çalışırken ya da işten çıktıktan sonra neredeyse herkeste astıma, KOAH’a rastlanıyor. Hastalıklar tespit edilince yöneticiler işçileri çağırıp önce bölüm değişikliği teklif ediyorlar. Eğer kabul etmezsen, seni hastalıktan dolayı çıkarıyorlar.”

Diğer bir TPI işçisi “her sene en az 30 işçiyi sağlıktan çıkarıyorlar” derken fabrikanın ana kalıp biriminden bir işçi “günlük 1 karbon maske, 6 ayda bir gözlük hakkımız var. Günde 2 kez tulum veriliyor. Ancak çalıştığımız birim 70 derecelik bir birim. Ne verilen ekipmanlar yeterli ne de bizi hastalıktan koruyabilecek düzeydeler. Bizim maruz kaldığımız kimyasalın haddi hesabı yok,” dedi.

TPI işçileri geçmiş yıllarda bu dizginsiz sömürü koşullarına karşı defalarca mücadeleye atıldılar. Ancak bu mücadeleler her seferinde sendika tarafından satıldı.

2021’de toplu sözleşme süreci sırasında her iki fabrikada grev kararı alındı. Ancak Petrol-İş Sendikası grevin başlayacağı tarihi beklemeden işçilerden habersiz bir satış sözleşmesi imzaladı. Sözleşmeyi kendi vardiya amirlerinden öğrenen işçiler sendikaya tepki gösterdiler. Sendika yönetimini eleştiren işçiler ise şirket tarafından işten çıkarıldılar.

2022’de ise her iki fabrikada, düşük zamlara ve kötü çalışma koşullarına karşı bu kez sendikanın durdurmadığı bir fiili grev meydana geldi. İşçiler Petrol-İş Sendikası’nın eve dönme çağrısını reddettiler. Şirket önce buna işten çıkarma saldırısıyla karşılık verse de işçiler direnişe devam ettiler. İşçilerin maaş zammı, hiç kimsenin işten çıkarılmaması ve çıkarılmış olanların da işe geri dönmesi talepleri kabul edildi.

İşçiler sendika yetkililerini toplu işten çıkarma saldırısına önlem almamakla suçluyorlar. Tüm dünyada işlerin tasfiyesi ve sosyal haklara yönelik saldırılar, devletin ve şirketlerin bir uzantısı gibi çalışan sendikal aygıtların işbirliği ile yapılıyor.

Sözde solcuların “mücadeleci sendika” dedikleri Petrol-İş, işçilere yenilgiyi kabul edip mahkemelerde bireysel tazminat davası açmaktan başka bir şey önermiyor. Aynı anda hükümet, kaynakları şirketlere, bankalara ve militarizme aktarmak üzere işçi sınıfına karşı sosyal saldırıyı tırmandırıyor.

İki binden fazla işçinin topluca işten çıkarılması, kabul edilemez bir saldırı olarak görülmelidir. Şirketlerin işçileri keyfi olarak işten çıkarmasının bir “hak” olduğu kabulü reddedilmelidir. Bu, şirketlerin özel kâr ve servet değil toplumun ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde kamulaştırılmasını gerektirir. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ), dünya çapında işçilerin kapitalist şirketlerin ve devletlerin saldırısına karşı sendikal aygıttan bağımsız ortak bir program ve örgütlenme temelinde birleşmesi için mücadele ediyor.

TK-Uİİ girişimini başlatan Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Türkiye şubesi olan Sosyalist Eşitlik Partisi, programında sendikaların işçilerin koşullarına kayıtsızlığının ve işyeri kapanmalarındaki işbirliklerinin maddi temelini şöyle açıklıyor:

Sendikalar; kişisel gelirlerini, işçi sınıfının şirketlerce sömürülmesini kolaylaştırmada oynadıkları etkin ve bilinçli rolden sağlayan, azımsanmayacak sayıdaki bir orta sınıf yöneticiler katmanı tarafından ve onların çıkarlarına hizmet etmek üzere yönetilmektedir.

Sendikalar geçtiğimiz on yıllar süresince grevlerin kırılmasında, ücretlerin düşürülmesinde, sosyal hakların budanmasında, işten çıkarmalarda ve fabrikaların kapatılmasında önemli bir rol oynadılar. Bu süreçte, yaşanan üye kaybına rağmen sendikaların gelirleri ve yöneticilerinin maaşları artmaya devam etti. Üyelerinin yaşadığı sıkıntılardan yalıtılmış ve onlara yabancı bir halde olan; sendika aidatının işverence işçi ücretinden kesilmesi ve sendikanın hesabına yatırılması sistemi ve çalışma yasaları eliyle tabandan gelen protesto ve grevlerden korunan sendikalar, şirketlere ve kapitalist devlete sıkı sıkıya bağlıdırlar.

TPI Kompozit işçileri için ileriye giden yol, ipleri kendi ellerine alıp sendika yönetiminden bağımsız taban komiteleri inşa etmekten ve mücadelelerini Türkiye ve dünya genelindeki sınıf kardeşleriyle birleştirmekten geçiyor.

Loading