AFSCME’nin sekiz günlük Philadelphia belediye işçileri grevine ihaneti, sendika bürokrasisinin kapitalizmden ve iki kapitalist siyasi partiden [Cumhuriyetçiler ve Demokratlardan] yana bir endüstriyel polis gücü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu, istisnası olmayan bir kaideyi doğrulamaktadır: İşçiler sendikal aygıtın kontrolü altında kaldığı sürece, mümkün olan tek sonuç bir satıştır.
Grev, şirket oligarşisinin çıkarlarını temsil eden Trump yönetimi ile işçi sınıfı arasında gelişmekte olan çatışmaya işaret ederek, büyüyen toplumsal muhalefetin güçlü bir ifadesi oldu. Ayrıca, bu hareketin inşasının, yozlaşmış sendikal aygıtı devirmek ve yetkiyi ait olduğu yere, yani tabana iade etmek için verilen mücadeleden ayrılamaz olduğunu da gösterdi.
Bu konuda önemli bir adım, çarşamba günü kurulan Philadelphia İşçileri Taban-Grev Komitesi tarafından atıldı. Komite, işçileri anlaşmayı reddetmeye, “tabanın açık iradesine aykırı bir şekilde ve oylama yapılmadan alınan grevi sonlandırma kararını geçersiz kılmaya” ve grevi “derhal ... ulaşım işçileri, beyaz yakalı çalışanlar ve Philadelphia’daki işçi sınıfının tüm diğer kesimlerini de kapsayacak şekilde genişleterek” yenilemeye çağırıyor.
Grev sonlandırma “anlaşması” tam bir ihanettir. Anlaşma, üç yıl boyunca sadece yüzde 9’luk bir ücret artışı öngörüyor — bu, Demokrat Belediye Başkanı Cherelle Parker’ın ilk teklifinden sadece bir puan daha fazla. Anlaşma, ikamet şartında hiçbir değişiklik yapmıyor ve işçileri, hayat pahalılığının önemli ölçüde daha yüksek olduğu bir şehirde kalmaya zorluyor. En kötüsü, bu anlaşma, sosyal yardım ve sağlık hizmetleri bütçesinde büyük kesintilerin önünü açarak, belediye yönetiminin sağlık fonuna yaklaşık 13,5 milyon dolarlık ödemeden kaçmasını ve AFSCME’nin (Amerikan Eyalet, İlçe ve Belediye Çalışanları Federasyonu) mali kesinti önlemlerinde işbirliği yapmasını sağlıyor.
AFSCME bürokrasisi, grev ivme ve güç kazanmaya başladığı için tam gece yarısı grevi sonlandırdı. Grev, Philadelphia işçi sınıfı arasında geniş destek görürken, toplanmayan çöpler sokaklarda birikmeye devam ediyordu. Grev, ünlü sanatçıların grevi kırmayı reddetmesi üzerine şehrin 4 Temmuz konserini de engelledi. Perşembe günü ise 3.000 beyaz yakalı işçi, AFSCME’nin birleşik bir mücadeleyi engelleme çabalarını tehdit edecek şekilde, grev oylamasına hazırlanıyordu.
AFSCME, tutumunu haklı çıkarmaya bile uğraşmıyor, bunun yerine yenilgi ve hayal kırıklığı atmosferi yaratmaya çalışıyor. 33. Bölge Konseyi Başkanı Greg Boulware basına, grevi “zamanımızın dolduğunu hissettiğimiz için” sonlandırdıklarını söyledi.
Boulware, “biz” derken, grevin beyaz yakalı işçilere ve işçi sınıfının diğer kesimlerine yayılmasını engellemek için zamanı tükenmekte olan bürokrasiyi kastediyor. Grev boyunca Belediye Başkanı Parker, işçileri “vandallar” diyerek karaladı, grevcileri işe dönmeye zorlamak için mahkemelere başvurdu ve grev hattına polis gönderdi. Grev devam ettikçe, işçilerin ihtiyati tedbir kararlarına karşı çıkmaları için koşullar oluşuyor ve bu da onları Demokratik Parti ile doğrudan çatışma içine sokuyordu.
Yıllık geliri 400.000 dolar olan ve yakın zamana kadar Demokratik Parti Ulusal Komite üyesi olan AFSCME Başkanı Lee Saunders, pazartesi günü Philadelphia’ya gelerek sendika şube yetkililerine talimatlar verdi. Saunders’ın geçen ay Amerikan Öğretmenler Federasyonu Başkanı Randi Weingarten ile birlikte Demokratik Parti Ulusal Komitesi’nden istifa etmesi, partinin ön seçimlerde daha genç ve daha sol eğilimli adayların yarışmasına izin vermemesine karşı bir protesto olarak sunulmuştu.
Oysa Saunders’ın Philadelphia grevini sabote etmedeki rolü, onun asıl endişesinin, Wall Street ve emperyalizmin partisi olan Demokratik Parti’ye karşı büyüyen ve tamamen haklı öfkeyi nasıl kontrol altına alıp bastıracağı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Philadelphia’daki mücadele, iki parti destekli bir toplumsal karşıdevrim ortamında yaşanıyor. Federal düzeyde Trump ve Cumhuriyetçiler, trilyonlarca dolarlık vergi indirimlerinin bir kısmını finanse etmek için Medicaid ve diğer sosyal programlarda tarihi kesintiler yaptılar. Demokratlar, Trump’ın “Büyük Güzel Yasa Tasarısı”sının temel amacını destekledikleri için Kongre’de ciddi bir mücadele vermediler.
Philadelphia’da ve Amerika’nın tüm büyük şehirlerinde Demokratlar, okul sistemlerinde, ulaşım ağlarında ve diğer temel sosyal hizmetlerde büyük kesintiler hazırlıyorlar. Bu kesintiler, milyonlarca işçinin yararlandığı sosyal altyapının kalıcı olarak parçalanmasını ifade ediyor.
İşçi sınıfı, ölümcül bir krizle sarsılan Amerikan kapitalizminin, ancak büyük çapta soygun ve şiddet yoluyla elde edilebilecek yeni zenginlik kaynakları bulmak için saldırıya geçmesi nedeniyle kan kaybına uğruyor. Trump’ın diktatörlüğe doğru kayması ve Üçüncü Dünya Savaşı’na doğru büyüyen eğilim, bu sürecin kaçınılmaz siyasi ifadesidir.
İşçi sınıfı mücadelesinin kitlesel olarak patlak vermesi için koşullar olgunlaşmakla kalmamış, çürümeye yüz tutmuştur. Ancak işçi sınıfına yakın dönemde yapılan en büyük saldırıların ortasında, sendikaların aygıtları bu yıl şimdiye kadar sadece 19 büyük grev çağrısı yaptı. Bu çağrıları da ancak mücadeleyi doğrudan engelleyemeyeceklerini düşündükleri zaman yaptılar.
Her mücadele, işçi sınıfının gücünü temsil eden yeni, bağımsız örgütlerin kurulmasının aciliyetini gündeme getiriyor. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ) işte bu amaçla kuruldu.
Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, 2021 yılında TK-Uİİ’yi kurarken, “fabrikalarda, okullarda ve işyerlerinde işçilerin bağımsız, demokratik ve militan taban örgütlerinin yeni biçimleri”ne ihtiyaç olduğunu yazdı. “İşçi sınıfı mücadele etmeye hazırdır. Ancak her direniş ifadesini bastıran gerici bürokratik örgütler tarafından eli kolu bağlanmaktadır.”
Bu gereklilik defalarca teyit edildi: 2021 Volvo Trucks grevinde, işçiler toplu sözleşmeyi defalarca reddettiler ancak sözleşme Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası tarafından zorla kabul ettirildi; pandemi sırasında öğretmenlerin mücadelelerinde, sendikalar öğretmenleri güvenli olmayan sınıflara geri dönmeye zorladı; 2022 demiryolu toplu sözleşmesi mücadelesinde, sendikalar grevi engelledi ve Kongre’nin işçilerin reddettiği bir sözleşmeyi zorla kabul ettirmesine izin verdi; Teamsters sendikası tarafından “zafer” olarak övülen 2023 UPS anlaşması kitlesel işten çıkarmaların önünü açtı; her sektörde sayısız benzer ihanetler yaşandı.
Sendikal aygıt işçileri birleştirme değil, bölme işlevi görüyor; mücadeleyi seferber etmeye değil, bastırmaya yarıyor. Devlet ve şirketlere bağlı yüksek maaşlı bürokratlardan oluşan bu aygıt, sermaye adına emek disiplinini dayatmak için var.
UAW Başkanı Shawn Fain deneyimi, bu aygıtın reforme edilebileceğini iddia edenlerin iflasını teşhir etmektedir. Fain’in çok gürültüyle duyurulan “dik duruş grevi” bir aldatmacaydı ve otomotiv şirketlerine karşı gerçek bir mücadeleyi önlemek için tasarlanmıştı. Bunu kitlesel işten çıkarmalar izledi. Fain, o zamandan beri Trump’ın milliyetçi ticaret savaşı gündemini benimsedi ve kısa süre önce UAW Monitor’un son raporunda yolsuz bir haydut olarak ifşa edildi.
Philadelphia’daki ihanet dikkatle incelenmelidir. Bu olay, aygıta karşı tabandan bir başkaldırının gerekliliği konusunda stratejik bir deneyim sunmaktadır. Bu başkaldırı, işçilerin kendileri tarafından kontrol edilen bağımsız mücadele örgütlerinin kurulmasıyla başlar.
Philadelphia’daki mücadele henüz bitmedi. Philadelphia İşçileri Taban-Grev Komitesi’nin kurulması, ileriye giden yolu göstermektedir. Tabandaki işçiler şunu ısrarla savunmalıdır: mücadelelerinin gidişatını belirleme hakkı, altı haneli maaşlar alan ve hiçbir şey için hesap vermeyen sendika yöneticilerine değil, işçilere aittir.
Her sektörde ve her ülkede işçi sınıfının her kesimi, aynı temel sorunla karşı karşıyadır. TK-Uİİ, işçileri ABD’de ve dünya genelinde, işyerlerinde taban komiteleri kurmaya, mücadelelerini birleştirmeye ve mali oligarşiye ve onun tüm siyasi hizmetçilerine karşı birleşik bir karşı hücum hazırlamaya çağırıyor.
11 Temmuz 2025