ABD yönetiminin aşı ve halk sağlığına saldırıları dünya çapında milyonlarca cana mâl olacak

Başkan Donald Trump, 13 Şubat 2025 Perşembe günü Washington'da Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak yemin eden Robert F. Kennedy Jr'ı kutluyor. [AP Photo/Alex Brandon]

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr. tarafından atanan, Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) aşılardan sorumlu yetkilisi Vinay Prasad, bilimsel protokolü olağanüstü bir şekilde ihlal ederek yaklaşık 30 FDA bilim insanının tavsiyesini yok saydı ve COVID-19 aşılarına erişimi kısıtladı. Bu hafta yayımlanan iç belgeler, FDA personelinin, kapsamlı klinik çalışmaların analizinin ardından, hem Moderna’nın mRNA hem de Novavax’ın protein bazlı aşılarının faydalarının 12 yaş ve üstü tüm Amerikalılar için risklerden daha üstün olduğu sonucuna varmış olduğunu ortaya koyuyor.

Prasad, yerleşik bilimsel prosedürleri izlemek yerine, bu aşıları 65 yaş ve üzeri Amerikalılar ve temel sağlık sorunları olanlarla sınırlayan “geçersiz kılma genelgeleri” yayımladı. Bunu “aşılamayla ilgili bilinen ve bilinmeyen nadir zararların bile artık aşının potansiyel faydaları karşısında ağır basması olasılığının daha yüksek olduğu” yalanıyla gerekçelendirdi. Bu iddialar, COVID-19’un yalnızca ABD’de yılda 32.000 ila 51.000 resmi ölüme neden olmaya devam ettiğini gösteren Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verileri de dahil olmak üzere, kendi personeli tarafından incelenen bilimsel kanıtlarla doğrudan çelişmektedir.

Üst düzey FDA liderleri genellikle tekil ürün değerlendirmelerine dahil olmazlar ve bu tür geçersiz kılma kararları son derece nadirdir. Prasad’ın bu adımları, siyasi atamaların ideolojik pozisyonlarıyla çelişen bilimsel kanıtları tek taraflı olarak reddedebilecekleri tehlikeli bir emsal oluşturmakta ve FDA’nın kanıta dayalı tıbbın rehberlik ettiği düzenleyici bir kurum olarak güvenilirliğini temelden sarsmaktadır.

Prasad’ın eylemleri, Kennedy’nin Amerika’nın aşı danışmanlığı sistemini sistematik olarak tasfiye etmesi bağlamında ele alınmalıdır. Kennedy geçtiğimiz ay, 1964’ten bu yana aşı politikasına yön veren bağımsız uzman heyeti Bağışıklık Uygulamaları Danışma Komitesi’nin (ACIP) 17 üyesinin tamamını tasfiye etti. Bu “temizlik” ile Kennedy, Kongre’ye daha önce verdiği taahhütleri ihlal etti. ACIP’in 61 yıllık tarihinde ilk kez tüm üyelerin görevine son veriliyor.

Yeni ACIP heyeti, COVID-19 aşılarının çocuklarda beyin hasarına ve kısırlığa neden olduğuna dair yalan iddialar yayan Dr. Robert Malone ve COVID-19 aşılamasını reddettiği için Harvard’dan kovulan Great Barrington Deklarasyonu’nun -“sürü bağışıklığı” manifestosu- eş yazarı Dr. Martin Kulldorff gibi kötü şöhretli aşı karşıtı şarlatanlarla dolu. Kulldorff’un liderliğinde yeniden oluşturulan komite, çocukları onlarca yıldır koruyan aşıları hedef alarak çocukluk dönemi aşı programının tamamını gözden geçirmeyi planladığını açıkladı.

Amerikan Pediatri Akademisi (AAP), ACIP toplantılarını tamamen boykot ederek sürecin “artık güvenilir olmadığını” ilan etti. AAP Başkanı Dr. Susan Kressly meydan okurcasına, “Çocukların sağlığı pahasına siyasallaştırılan bir sistemde ismimizin geçmesine izin vermeyeceğiz,” dedi.

Bunun uygulamadaki sonuçları hızlı ve ağır olacaktır. Aşıların sigorta kapsamına alınması, ACIP rehberliğine dayanan CDC tavsiyelerine bağlıdır. Komitenin aşı karşıtı ideologlarla doldurulmasıyla birlikte, sağlıklı çocuklar ve hamile kadınlar COVID-19 aşılarına erişimlerini kaybedecek ve aileler doz başına 136 ila 230 dolar arasında değişen masrafları kendi ceplerinden ödemek zorunda kalacaklar. Tam aşı olmak isteyen dört kişilik bir aile için maliyetler 900 dolara ulaşabilir; bu da ABD nüfusunun büyük çoğunluğunun ödeyemeyeceği bir rakamdır.

Trump yönetiminin bilime yönelik saldırıları ABD sınırlarının çok ötesine uzanmakta ve önümüzdeki yıllarda milyonlarca insanın ölümüne yol açacak küresel bir sağlık felaketini başlatma tehdidinde bulunmaktadır. Aynı anda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), USAID ve Gavi aşı ittifakından çekilme, Amerika’nın küresel sağlık girişimlerindeki rolünün koordineli bir şekilde terk edilmesini temsil ediyor. Bu, dünyanın en savunmasız halkları için yıkıcı sonuçlar doğuracak.

Pazartesi günü Lancet’te yayımlanan çığır açıcı bir çalışma, bu politikaların insani bedeline ilişkin şimdiye kadar olan en kapsamlı değerlendirmeyi sunuyor. Yirmi yıl boyunca 133 ülkeden elde edilen verileri analiz eden araştırmacılar, USAID programlarının tek başına 2001-2021 yılları arasında 30 milyonu beş yaş altı çocuk olmak üzere 91 milyon ölümü engellediğini ortaya koydu. Kurumun çalışmaları HIV/AIDS ölümlerinde yüzde 65 azalma (25,5 milyon hayat kurtarıldı), sıtma ölümlerinde yüzde 51 azalma (8 milyon ölüm) ve ihmal edilen tropikal hastalıklardan kaynaklanan ölümlerde yüzde 50 azalma (8,9 milyon hayat kurtarıldı) ile ilişkilendirildi.

USAID yaşamsal önemde yardımlar sağlamış ve milyonlarca hayat kurtarmış olsa da, her zaman ABD emperyalizminin bir aracı olarak işlev görmüştür; Amerikan egemenliğini güvence altına almak, halk hareketlerini bastırmak ve dünya çapında şirket yanlısı politikalar dayatmak için “yumuşak güç” olarak kullanılmıştır. Trump yönetiminin USAID’i lağvetmesi bu mirastan bir kopuşu değil; kıtlık ve hastalıkların kontrolsüz bir şekilde yayılmasıyla dünyanın en yoksulları için yıkıcı sonuçlar doğuracak şekilde, her türlü insancıllık iddiasının ortadan kaldırılmasını temsil etmektedir.

Trump yönetiminin USAID programlarında yaptığı yüzde 83’lük kesinti, düşük ve orta gelirli ülkelerde halk sağlığı alanında yirmi yıldır kaydedilen ilerlemeyi tersine çevirme tehdidi yaratmaktadır. Lancet’in çalışması, mevcut kesintilerin 2030 yılına kadar devam etmesi halinde, beş yaş altı 4,5 milyon çocuk da dahil olmak üzere en az 14 milyon fazladan ölümün meydana geleceğini öngörmektedir; bu da yılda 700.000’den fazla çocuk ölümüne eşdeğerdir. Çalışmanın yazarlarının da belirttiği gibi, “Düşük ve orta gelirli birçok ülke için ortaya çıkan şok, küresel bir pandemi veya büyük bir silahlı çatışmaya benzer ölçekte olacaktır.”

Kennedy’nin geçen hafta açıkladığı Gavi’den çekilme kararı bu küresel sağlık krizini daha da derinleştirecektir. Aşı ittifakı 2000 yılından bu yana 1,1 milyardan fazla çocuğu aşılayarak 18,8 milyon ölümü engellemiştir. Gavi modellemeleri, ABD fonlarının kesilmesinin 75 milyon çocuğun aşısız kalmasına ve önümüzdeki beş yıl içinde 1 milyon önlenebilir ölüme neden olabileceğini öngörmektedir. Sınır Tanımayan Doktorlar, insani yardım ortamlarında kullanılan aşıların yarısından fazlasının Gavi tarafından temin edilen malzemelerden gelmesi nedeniyle “sayısız çocuğun aşıyla önlenebilir hastalıklardan öleceği” uyarısında bulundu.

Trump’ın WHO’dan çekilmesi, Amerika’nın örgütün bütçesindeki yüzde 15’lik payını ortadan kaldırarak küresel hastalık gözetimi ve salgın müdahale yeteneklerini felce uğratıyor. Harvard’dan Jesse Bump, “gerçekleşmemesi gereken halk sağlığı felaketleri gerçekleşecek, çünkü bu olanaklar artık orada yok” uyarısında bulundu.

Küresel halk sağlığı ittifaklarından yapılan bu üç çekilmenin birleşik etkisi, bir sağlık altyapısı çöküşü yaratma tehdidinde bulunmaktadır. Bu çöküşün en ağır yükü, uluslararası yardıma en fazla bağımlı olan dünyanın en yoksul halklarına düşecektir.

Trump yönetiminin bilimsel kurumlara yönelik sistematik saldırısı, politik anlaşmazlıktan daha fazlasını temsil etmektedir; modern uygarlığın temellerine yönelik faşist bir saldırıdır bu. Yalnızca Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin sürekli olarak uyardığı gibi, bu saldırılar Amerikan kapitalizminin ölümcül krizinden ve egemen sınıfın otoriter yönetim metotlarına yönelmesinden kaynaklanmaktadır.

Bilim uğruna mücadele, modern çağın sınıf mücadelesinde kritik bir cephe haline gelmiştir. Gıda arzının ve suyun güvenliğinden hayat kurtaran ilaçların geliştirilmesine kadar çağdaş toplumun her yönü bilimsel araştırmalara ve kanıta dayalı politikalara bağlıdır. Benzersiz bir krizle karşı karşıya olan kapitalist egemen sınıf, bu ilerlemeleri yalnızca oligarşiye hizmet edecek şekilde sınırlandırmaya çalışırken, kitleleri 1930’larda faşizmin yükselişinden bu yana görülmemiş barbarlık koşullarına terk etmektedir.

Trump yönetiminin 1974’ten bu yana dünya çapında 154 milyon ölümü engellemiş olan aşılara yönelik saldırısı, toplumu geriye doğru sürüklemeye yönelik bilinçli bir çabayı temsil etmekte ve insan hayatını şirket kârlarına kurban etmektedir. Sadece işçi sınıfının uluslararası ölçekte birleşmesi ve toplumun sosyalist temeller üzerinde yeniden inşası, tüm insanlık için eksiksiz olarak finanse edilen halk sağlığı altyapısını ve bilimin gelişimini güvence altına alabilir.

4 Temmuz 2025

Loading