Donald Trump, hafta sonu, yönetiminin Ukrayna’da Rusya’ya karşı NATO savaşına ilişkin politikasını fiilen tersine çevirerek, Pentagon’un ülkeye toplamda 10 milyar dolara varan devasa silah sevkiyatını yeniden başlatacağını duyurdu. Sevkiyatlar arasında Patriot hava savunma sistemleri ile Moskova ve diğer büyük Rus şehirlerini vurabilecek uzun menzilli füzeler de yer alacak.
Trump pazartesi günü Beyaz Saray’da NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya geldi. İkili, karşılıklı iltifatlarda bulundu ve yeni dayanışma sözleri verdi. Rutte daha sonra üst düzey Kongre liderleriyle bir araya gelirken, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius da Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Caine ile silah sevkiyatının detaylarına son şeklini vermek üzere görüşmelerde bulundu.
Trump’ın izlediği yöntemde genelde görüldüğü üzere, Amerikan şirketlerinin kârlarını denizaşırı rakiplerinin zararına artırmak, anlaşmanın en önemli noktalarından biriydi. Avrupa ülkeleri iki Patriot füze sistemi de dahil olmak üzere milyarlarca dolarlık ABD yapımı silahlar satın alıp Ukrayna’ya göndererek hem Kiev’deki çökmekte olan Zelenskiy rejimine hem de Raytheon ve Lockheed Martin gibi askeri müteahhitlerin kâr hanelerine destek olacaklar.
Pazartesi günkü basın toplantısında Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Ukrayna ile ateşkes anlaşmasına varması için 50 gün süre verdiğini duyurdu. Trump, aksi takdirde Rus petrol ve doğalgazını satın alan tüm ülkelere en az yüzde 100 oranında gümrük vergisi uygulayacağı uyarısında bulundu.
Gümrük vergileri, ABD doları dışındaki ticaret ve finansal işlemleri teşvik etmek için Rusya ile birlikte kurulan ekonomik blok BRICS’in kurucu üyeleri Çin, Hindistan ve Brezilya’yı hedef alacak. Trump’ın ültimatomu, Amerikan kapitalizminin yabancı rakiplerine, özellikle de Çin’e karşı ticaret savaşı politikalarını, Rusya’ya karşı ABD-NATO savaşıyla doğrudan ilişkilendiriyor. Bu savaş, Trump’ın aralıksız kınadığı selefi Demokrat Joe Biden tarafından kışkırtılmıştı.
Önde gelen Demokratların ve onların şirket medyasındaki müttefiklerinin tepkisi, tahmin edilebileceği üzere, politikadaki bu değişimi övmek oldu. Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin en kıdemli Demokratı olan Senatör Jeanne Shaheen, “Başkanın bu açıklamaları sürdürmesi ve gereğini yerine getirmesi iyi bir haber olacaktır,” dedi. Shaheen New York Times’a verdiği bir mülakatta ise “Retorikte hoş bir değişiklik” ancak “bunun çok uzun sürüp sürmeyeceği ... belli değil,” diyordu.
Demokratların Trump’a muhalefeti, ilk döneminden bu yana, her zaman öncelikle dış politika meselelerine, özellikle de Rusya’ya karşı yeterince saldırgan olmadığını düşündükleri tutuma odaklanıyordu.
Demokratlar 2019’da Trump’ı azletmek için harekete geçtiklerinde bunun nedeni, göçmenlere yönelik vahşi zulüm ve çocukların ebeveynlerinden ayrılması gibi işçi sınıfına karşı işlediği suçlar ya da diktatörlük için yaptığı açık hazırlıklar değildi. Aksine, Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımını geciktirdiği için Trump’a azletme kararı aldı [Bu karar Senato’da kabul edilmedi]. Trump’ın amacı, kendisinin yeniden seçilme kampanyası yararına, Devlet Başkanı Zelenskiy’e baskı yapmaktı.
Biden Beyaz Saray’a girer girmez, Trump’ın 6 Ocak 2021’deki başarısız darbe girişimini kışkırtmasıyla ortaya çıkan faşist diktatörlük tehdidini hızla bir yana bıraktı. Bunun yerine, Putin’in Şubat 2022’deki istilasını kışkırtmakta başarılı olan Rusya karşıtı politikasını desteklemek için “güçlü” bir Cumhuriyetçi Parti çağrısında bulundu.
Demokratlar, ikinci Trump yönetiminin göçmenlere, demokratik haklara yönelik saldırılarını ve toplumsal karşıdevrim adımlarını kolaylaştırmış ve bu saldırılarda işbirliği yapmışlardır. Onlar hükümetin mali açıdan destek almasını sağladılar, azil davasına karşı çıktılar ve Trump’ın siyasi bir diktatörlük kurmasına seyirci kaldılar. Cumhuriyetçiler gibi Demokratlar da Wall Street’in ve ordu-istihbarat aygıtının partisidir ve ülke içindeki kâr sisteminin ve Amerikan emperyalizminin küresel çıkarlarının savunulmasına sarsılmaz bir şekilde bağlıdır.
En azından şimdilik, asıl odak noktası Çin olan Trump, Rusya’ya karşı saldırganlık talepleri desteklemeye kayıyor.
Rusya’ya karşı iki parti destekli savaş politikası, CBS’in pazar sabahı yayınlanan “Face the Nation” programında Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Senatör Richard Blumenthal’ın birlikte katıldıkları programda en açık şekilde dile getirildi. Graham, ABD emperyalizminin hedefinde kim olursa olsun, kuduz bir savaş kışkırtıcısıdır. Blumenthal geçen hafta Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile bir araya geldikleri NATO toplantısında Graham’a eşlik etti.
Graham, Blumenthal ile birlikte “Rusya’ya yardım eden ve Putin’in savaş makinesini destekleyen her ülkeye %500 gümrük vergisi uygulama” konusunda Trump’a yetki veren bir yasa tasarısı için Senato’nun 100 üyesi arasından 85 destekçi bulduklarını söyleyerek övündü. Graham “Bu, Başkan Trump’ın bu savaşı sona erdirmek [yani Rusya’nın yenilgisini ve ezilmesini sağlamak] için kullanabileceği gerçek bir balyozdur,” dedi.
Demokrat Blumenthal balyoz terimini benimseyerek şunları söyledi: “Bu yaptırımlar için kritik bir an olmalı ve bu balyozun şu anda indirilmesi, Senatör Graham ve benim Avrupa’da katıldığımız toplantıda bulunan tüm Avrupalı müttefikler tarafından vurgulandı. Kesinlikle dayanışma içerisindeler.”
Blumenthal sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bence şu anda en önemli olan şey birliğimizdir. Senatör Graham ve ben, Cumhuriyetçi ve Demokratlar, farklı görüşlere sahip Avrupalı liderler, bir araya geliyoruz, hem de birlik içinde.” Bu “birlikteliğin”, ABD’den yapılacak yeni büyük silah alımları da dahil savaşın masraflarının karşılanmasına yardımcı olmak üzere Avrupa’daki hesaplarda dondurulmuş olan 300 milyar dolarlık Rus varlığının kullanılmasına yönelik ortak bir kararlılığı içerdiği de bildirildi.
Blumenthal, ABD’nin, Rusya’nın Kuzey Kore, Çin ve İran ile olan ittifaklarını bozmaya yönelik iki parti onaylı politikasını desteklemeye devam etti ve Trump’ın İran’a yönelik son hava saldırılarından “İran’ın nükleer programına karşı başarı” diyerek hayranlıkla söz etti.
Trump’ın Rusya konusundaki politika değişikliği, Demokratik Parti yanlısı medyada da gözle görülür bir ton değişikliğine yol açtı. Rusya’ya karşı sürekli olarak en saldırgan tutum sergileyen Bezos’un sahibi olduğu Washington Post, pazartesi günü Trump’ın Ukrayna konusundaki adımlarını destekleyen ancak Rusya ile karşı karşıya gelmekten geri adım atılmaması konusunda uyarıda bulunan bir başyazı yayımladı. Washington Post “Özelde Ukrayna’nın, genelde ise Amerika’nın güvenilirliği için Trump geri adım atamaz,” diye yazdı.
Başyazıda “cephe gerisindeki hedefleri vurmak için daha fazla saldırı silahı” çağrısında bulunuldu. Yazıda ayrıca önceki Biden yönetimi çekingenlikle eleştirildi, çünkü “Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik daha doğrudan saldırılarının nükleer bir güce karşı daha kapsamlı bir bölgesel çatışmayı ateşleyebileceğinden her zaman korktu (ama öyle olmadı).” Washington Post, nükleer bir felaket tehlikesini bu şekilde pervasızca göz ardı ettikten sonra, Trump’ı, Biden’ın Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS balistik füzeleri tedarik etme politikasını sürdürmeye çağırdı. Bu balistik füzeler Moskova ve St. Petersburg gibi büyük Rus şehirlerini vurabilecek kapasitededir.
Demokratik Parti’nin Trump’ın Ukrayna’daki savaşı tırmandırmasını tümüyle desteklemesi, temel nitelikte bir siyasi gerçeği ortaya koymaktadır: Demokratik Parti bir muhalefet partisi değildir; Amerikan emperyalizminin asli amaçları, Wall Street’e destek ve kapitalist sistemin savunulması konusunda Trump ile hemfikirdir.
Trump’ın diktatörlüğe doğru gidişine, göçmenlere yönelik askerileştirilmiş saldırısına ve sosyal programlara artan hücumuna karşı kitlesel ve büyüyen bir muhalefet var. Ancak bu muhalefet, aynı egemen sınıfın bir aracı olarak işlev gören Demokratik Parti aracılığıyla eyleme dönüştürülemez. Gerekli olan, işçi sınıfının, kapitalizmin ortadan kaldırılması ve toplumun sosyalist temelde yeniden örgütlenmesi uğruna mücadelede bağımsız bir siyasi hareketinin geliştirilmesidir. İşte Sosyalist Eşitlik Partisi’nin programı budur.