Aşırı sıcaklar altında Türkiye orman yangınlarıyla boğuşuyor

Orman Genel Müdürlüğü itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken.

Türkiye dahil tüm Avrupa Haziran ayından beri kavurucu sıcaklıkların etkisi altında. İspanya, Britanya, Portekiz ve başka birçok ülkede ortalama ve günlük rekor sıcaklıklar kaydedildi.

Aşırı sıcaklar günlük yaşamı olumsuz etkiler ve ölümlere açarken birçok ülkede orman yangınlarına neden oldu. Türkiye’de çok sayıda yangın halen tam olarak kontrol altına alınmış değil ve başka yangın riskleri devam ediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı Perşembe akşamı yaptığı açıklamaya göre, 'Bu yılın 6 ayında bin 305'i ormanlık alanda, bin 739'u da orman dışında olmak üzere toplam 3 bin 44 adet yangın çıktı… Yaklaşık yangınların 624'ü sadece son bir haftada çıktı.”

Yangınların çıktığı ormanlık bölgelerin yerleşim alanları ile iç içe olması alevlerin günlük yaşam üzerindeki etkisini artırdı. İzmir Ödemiş’teki devam eden orman yangınında iki kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya 30 Haziran’da, İzmir, Bilecik ve Hatay’da meydana gelen orman yangınlarında toplam 50 binin üzerinde kişinin geçici olarak tahliye edildiğini duyururken Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, yangınlardan etkilenen 46 kişinin tedavi gördüğünü ve onlardan birinin durumunun ağır olduğunu açıkladı. Ayrıca sayısız besi hayvanı ve vahşi hayvan yangınlarda öldü.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum 1 Temmuz’da yaptığı açıklamada, sadece İzmir’in Bornova, Gaziemir ve Seferihisar ilçelerinde 110’u konut olmak üzere toplam 114 binanın ağır hasar aldığını açıkladı.

Ülkenin birçok yerinde yangın çıkarken en çok etkilenen yerler Ege Bölgesi ve onun 4,5 milyon nüfuslu en kalabalık şehri İzmir oldu. İçişleri Bakanlığı İzmir’in Seferihisar ilçesini “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Salı günü yaptığı açıklamada son üç günde 15’i ormanlık alanlarda olmak üzere 300 yangına müdahale edildiğini ve Seferihisar ilçesinde 10, Menderes’te 3 mahallenin yangından etkilendiğini belirtti. Belediye, uydu görüntülerine dayanarak, “yaklaşık 10 bin hektarlık alan (14 bin futbol sahası büyüklüğünde) küle döndü,” dedi.

Bu rakamlara Çarşamba günü İzmir’in Çeşme, Ödemiş ve Urla ilçelerinde başlayan yangınlar dahil değildir. Devam eden bu yangınlarda çok sayıda mahalle tahliye edildi.

İzmir’e komşu Manisa’nın Akhisar, Kula ve Ahmetli ilçeleri yangınlardan etkilenirken Akhisar’da onlarca mahalle tahliye edildi. Marmara Bölgesi’nde bulunan Bilecik’te de son bir hafta içinde çok sayıda ilçede yangın çıkarken, onlarca köy tahliye edildi ve Kaşıkçı Mahallesi kül oldu.

2023 yılında depremin vurduğu Hatay kenti de yangından büyük zarar gören şehirler arasında. 30 Haziran’da farklı mahallelerde yangınlar çıkmış ve şiddetli rüzgâr bölgeye gönderilen yangın uçaklarının kullanılmasını engellemişti. Ormanlık alanla iç içe olan yerleşim yerlerinde etkili olan yangın nedeniyle 1500 kişi tahliye edilirken dört binanın yangın nedeniyle ağır hasar aldığı bildirildi.

Yangınlar komşu Yunanistan’da da etkili oldu. Birkaç gündür 40 santigrat dereceye ulaşan sıcaklıklar nedeniyle Atina yakınlarındaki birçok sahil kasabasını saran orman yangınları evleri yok ederek insanları tahliyeye zorladı.

Çarşamba günü Girit adasında kontrolden çıkan büyük orman yangını nedeniyle binlerce kişi tahliye edildi. Hızla yayılan alevler evleri, turistik konaklama yerlerini ve akaryakıt istasyonu da dahil olmak üzere kritik altyapıyı tehdit ediyor.

Yüksek hava sıcaklıkları ve kuvvetli rüzgârlar yangınların başlayıp yayılmasında doğrudan etkili olsalar da her yıl tekrarlanan bu felaketlerin kaynağı esas olarak doğal nedenler değildir.

Orman yangınları, kârın insan yaşamından önce geldiği kapitalist sistem tarafından kötüleştirilen ve bedeli her geçen yıl ağırlaşan iklim değişikliğinin doğrudan ürünüdür. Yangın, sel, kuraklık ve fırtına gibi afetlerin sadece sıklığı değil yıkıcı etkileri de giderek artıyor. Tüm dünyada kapitalist hükümetler küresel ısınma ve iklim kriziyle sözde mücadeleyi bile büyük ölçüde bırakmıştır.

Buna, afetlerle mücadeleye ayrılan sosyal fonlarda artan kesintiler eşlik ediyor. Orman işçileri, itfaiyeciler, kurtarma görevlileri ve gönüllüler alevlerle mücadele etmek için sağlıklarını ve hayatlarını riske atarken onlarca yıllık yetersiz finansmanın ve kesintilerin sonucundaki yetersiz istihdam ve altyapı, yangına etkin ve hızlı bir müdahaleyi engelliyor.

Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Birol Gök, Evrensel gazetesine yaptığı açıklamada orman işçisinin ağır çalışma şartlarına dikkat çekti. Yangın olmasa da orman işçisinin bir hafta ormanda kaldığını ancak bir gün evine gidebildiğini belirten Gök “Personel eksik, kadrolu çalışan sayısı yetersiz. Bu da yangına müdahalede önemli olan sahada çalışan sayısını azaltıyor. İnsanca çalışma koşulları ve yangına etkili müdahale için ikili vardiya sistemi olmalı,” dedi.

Gök “Bu sisteme geçilmesi için de en az 16 bin işçinin kadroya alınması gerek… fakat Hazine Bakanlığı’ndan onay gelmiyor,” dedi ve bunun iş kazalarına ve yangında müdahalelerin yetersiz kalmasına neden olduğunu vurguladı.

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı orman işçilerini medya önünde “Ormanın Kahramanları” diyerek övse de hükümet orman işçilerini de kapsayan 600 bin kamu işçisine 2025’in ilk 6 ayı için gerçek enflasyonun altında kalan yüzde 17 zam teklif ederek işçileri sefalete mahkûm ediyor.

Her yıl büyük orman yangınlarıyla boğuşan Türkiye’de, yangınla mücadele araçlarında da ciddi bir eksiklik bulunuyor. Orman Genel Müdürlüğü envanterinde sadece 9 helikopter, 10 uçak ve 10 İHA var. Uçak açığını kapatmak için yaz aylarında uçak kiralama yapılsa da aynı anda çok sayıda yangının çıkması müdahalelerin yetersiz kalması ve geniş alanların yanmasına yol açıyor.

Orman yangınları küresel bir çözüm gerektiren bir küresel bir sorun. Ancak kapitalist hükümetler, diğer kritik küresel meselelerde olduğu gibi buna uluslararası bir çözüm getirmekten acizler. Küresel bir ekonominin gelişimine karşın dünyanın rakip ulus devletlere bölünmüşlüğü bunun önünde engel oluşturuyor.

Bugün Türkiye dahil güney Avrupa önlenebilir yangınlarla boğuşurken bu yılın başlarda ABD’nin başlıca şehirlerinden Los Angeles’ta büyük bir yangın felaketine tanık olunmuştu. Bu felaketten yalnızca birkaç hafta sonra başkanlık görevine başlayan Donald Trump, ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çıkarma sözü verdi. Beyaz Saray, ABD iklim düzenlemelerini tersine çevirecek ve petrol ve doğal gaz üretimini artıracak bir dizi değişikliği ana hatlarıyla açıklayan bir “ulusal enerji acil durumu” ilan etti.

Bu arada Türkiye dahil NATO üyesi ülkeler Trump’ın talebi üzerine geçtiğimiz hafta silahlanma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarmayı kabul ettiler. Fonların artan oranda militarizme ve savaşa yönlendirilmesi, afetlerle mücadele dahil sosyal harcamaların kesilmesi ve geriye kalan tüm iklim programlarının rafa kaldırılması anlamına geliyor.

Tek tek ulus devletlerin kapasiteleri ne olursa olsun, küresel bir sorundan kaynaklanan yangınlar ve diğer ekolojik felaketlerle mücadele ulusal ölçekte koordine edilemez veya bu sorunlar ulusal temelde çözülemez. Tüm dünyada egemen sınıflar bu kritik sorunlara karşı uluslararası bir müdahale organize etmekten aciz ve dahası buna karşı olduklarını açıkça ortaya koymuştur. Gerekli olan acil küresel müdahaleyi hayata geçirebilecek tek toplumsal güç, uluslararası işçi sınıfıdır. Bu, her ülkede iktidarı almayı ve küresel ekonominin sosyalist temelde, yani özel kâr yerine insan ihtiyaçları temelinde yeniden örgütlenmesini gerektiriyor.

Loading