Sosyalist Eşitlik Partisi (Birleşik Krallık), Keir Starmer’ın İşçi Partisi hükümetinin Britanya’yı İran’la savaşa sokmasını durdurmak için işçi sınıfını en geniş çapta üretimden gelen gücünü kullanmaya ve siyasi olarak seferber olmaya çağırır.
Starmer, Britanya’nın İsrail ve ABD’nin yanında, kışkırtılmamış, yasa dışı bir emperyalist savaşa askeri olarak müdahil olması için ileri düzeyde hazırlıklar yapıldığını açıkça ortaya koydu. Bu savaşın, NATO’nun Ukrayna’da devam eden vekalet savaşını ve 2003 Irak istilasını gölgede bırakacak sonuçları olacaktır.
2003 Körfez Savaşı Irak’ta bir milyon kişinin ölümüne yol açtı. Bugün, Irak’ın “kitle imha silahları”na sahip olduğu yalanını kullanarak Birleşik Krallık’ı savaşa sürükleyen Tony Blair’in mirasçıları, Trump yönetimiyle birlikte Ortadoğu’ya yapılan askeri takviye koordine ediyorlar. İsrail’in İran’ın enerji altyapısını, ulusal yayın kuruluşunu, hastanelerini ve yerleşim bölgelerini, nükleer tesislerini, füze savunma sistemlerini ve komuta yapılarını canice bombalamasını destekliyorlar.
Çin, Rusya ve hatta Pakistan gibi bölgesel güçlerin de dahil olmasıyla küresel bir tırmanma olması potansiyeli son derece büyüktür.
ABD-İsrail’in İran’a karşı başlattığı savaş küstahça bir suç eylemidir. Trump “İran semalarının tam ve eksiksiz kontrolü”ne sahip oldukları iddiasında bulunmuş, İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney’i doğrudan öldürme tehdidinde bulunmuş ve Tahran’dan “KOŞULSUZ TESLİMİYET” talep etmiştir.
Trump’ın Truth Social’da yaptığı tüyler ürpertici “İRAN NÜKLEER SİLAHA SAHİP OLAMAZ... Herkes Tahran’ı derhal boşaltmalı!” açıklaması ABD operasyonlarının boyutunu gözler önüne sermiştir. İnsanların kaçmaya çalışırken otoyollarda büyük trafik kuyrukları oluşturduğuna dair görüntüler dolaşıyor.
ABD başkanı, Kanada’da Starmer ve diğer G7 liderleriyle görüştükten sonra Beyaz Saray Durum Odası’nda ABD ulusal güvenlik personeliyle bir araya gelmek üzere erkenden ayrıldı. USS Nimitz uçak gemisi saldırı grubu, USS Carl Vinson’a katılmak üzere 60’tan fazla uçak ve 5.000’den fazla asker ile Ortadoğu’ya doğru yola çıktı.
Starmer’ın “itidal, sükûnet ve diplomasiye dönüş” arayışında olduğuna dair tüm iddialar aşağılık bir sahtekârlıktan ibarettir.
İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırımına doğrudan katılan Starmer hükümeti, görevdeki ilk üç ayında İsrail’e, Gazze’yi bombalayan stratejik açıdan hayati öneme sahip F-35 savaş uçaklarının parçaları da dahil olmak üzere, Muhafazakarların dört yılda verdiğinden dört kat daha fazla silah verdi. RAF gözetleme uçuşları kitlesel katliam ve etnik temizliğin organize edilmesine yardımcı olurken, Britanya İsrail’e giden gemilere saldırdıkları gerekçesiyle Yemen’deki Husilerin bombalanmasında ABD’ye katıldı.
Soykırımın emperyalist savunucuları ve suç ortakları, İsrail’in “meşru müdafaa” içinde hareket ettiği yalanını durmadan tekrarladılar. Şimdi de İsrail’in “kendini savunma hakkı”, İran’a karşı kışkırtılmamış bir savaşı onaylamak için kullanılıyor ve Britanya’nın “varlıklarının” Ortadoğu’da devasa bir askeri yığınakla korunması gerektiği iddia ediliyor.
Cumartesi günü G7 zirvesine giderken konuşan Starmer, “Jetler de dahil olmak üzere bölgeye varlıklarımızı taşıyoruz... İran’ın sahip olduğu nükleer programla ilgili uzun zamandır endişelerimiz var ve İsrail’in kendini savunma hakkını tanıyoruz,” dedi. Maliye Bakanı Rachel Reeves ise Sky TV’ye verdiği demeçte “Daha önce İsrail’e füzeler gelirken destek verdik,” dedi.
RAF’ın Kıbrıs’taki Akrotiri üssüne ek Typhoon uçaklarının yanı sıra yakıt ikmal uçakları da konuşlandırılıyor. Daily Mail’e konuşan askeri kaynaklar, hava savunmasında uzmanlaşmış Kraliyet Topçu birliklerinin de konuşlanmaya hazır olduğunu belirterek, “İran ya da Hizbullah’tan gelecek herhangi bir mühimmat, karadan havaya savunma silah sistemi Sky Sabre kullanılarak bertaraf edilebilir,” dediler. Daily Mail, RAF jetlerinin “İsrail’in savunma varlıklarının bir parçası” olarak kullanıldığını açıkça belirtmiştir.
Starmer’ın İran’a savaş açma yetkisi yoktur. Ortadoğu’daki askeri takviye, bölgeyi ateşe verme tehdidinde bulunan kararlarda söz hakkı verilmeyen Britanya halkına sorulmadan yapılıyor.
Gazze soykırımına verdiği destek nedeniyle iktidara gelmeden önce bile nefret edilen ve göreve gelen bir hükümetin aldığı en düşük oyla başbakan olan Starmer’ın desteği, askeri harcamaları arttırmak için uyguladığı acımasız kemer sıkma politikaları nedeniyle daha da düşmüş durumdadır.
Starmer, patlamaya hazır toplumsal gerilimleri dışarıya saptırmak için savaşa sarıldı. Yeni bir “gönüllüler koalisyonu” oluşturma ve “asker ve uçak gönderme” önerileri ile Britanya’yı NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü vekalet savaşının merkezine yerleştirme peşinde koşarak iktidara geldi. Şimdi de İran’a karşı parlamentoda formalite icabı bir tartışma bile yapılmadan savaş açmak istiyor.
Starmer ve Blairci savaş kışkırtıcılarından oluşan kabinesi, İşçi Partisi “sol kanadı”nın suç ortaklığı sayesinde bunları yapabilmektedir. Bu “sol kanat”, Starmer’ın gündemine karşı çıkmak için hiçbir şey yapmamış ve yapmayacak olan birkaç düzine sadık “eleştirmen”den ibarettir. Geriye partinin eski lideri Jeremy Corbyn ve soykırım ve savaş karşıtı milyonlarca işçi ve genci siyasi bir çıkmaza sürükleyen Savaşı Durdurun Koalisyonu (STWC) kalıyor.
Neredeyse bir yıldır kitlesel gösterilerde, Gazze soykırımının İşçi Partisi’ne ve diğer emperyalist hükümetlere İsrail’e verilen desteğin sona erdirilmesi için baskı yapılarak sona erdirilebileceği söylendi. STWC daha birkaç hafta önce Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Mark Carney’nin Gazze’de hızlanan etnik temizliğe yönelik göstermelik eleştirilerini hükümetin İsrail ile arasına mesafe koyduğunun kanıtı olarak gösterip başarı iddiasında bulunuyordu!
İşçi Partisi’nden ihraç edilmesine rağmen Corbyn, kitlesel muhalefeti bu emperyalizm yanlısı partinin arkasına kanalize etmeye devam ediyor ve Blaircilerin yola geleceği hayallerini destekliyor. Corbyn; “hükümetimizin İsrail’in savaş suçlarındaki suç ortaklığına son vermesi... acil bir gerilimi azaltmanın, soykırımı sona erdirmenin ve dünyanın felaketle sonuçlanacak bir nükleer savaşa sürüklenmesini engellemenin yoludur,” diye ilan ediyor ve “Hepimiz tek bir gezegende yaşayan insanlarız. Şüphesiz bu, bir barış dünyası yaratmaya çalışmak için yeterlidir,” diye nasihat ediyor.
Starmer ve Trump insanlığı felakete yol açabilecek bir savaşa doğru sürüklerken Corbyn hâlâ savaş suçlularına ahlaki çağrılar yapmaktan başka bir şey yapmıyor. Corbyn, milyonlarca işçi ve gencin destekleğiyle İşçi Partisi’nin başındayken bile, Suriye’nin bombalanması konusunda serbest oylamaya izin vererek, NATO üyeliğini ve Trident nükleer silah sistemini destekleyerek Blaircilere karşı herhangi bir meydan okumayı reddetti. Parti dışındaki zoraki konumundan dolayı, belli belirsiz şekilde, bir sonraki genel seçimler için yeni bir reformist seçim oluşturmaktan bahsediyor sadece.
Soykırım ve savaş ancak işçi sınıfının sosyalist temeller üzerinde küresel bir savaş karşıtı hareket içinde bağımsız siyasi seferberliği ile yenilgiye uğratılabilir. Emperyalist güçlerin dünyayı kendi aralarında yeniden paylaşma çabasını yenilgiye uğratması gereken Tahran, Moskova ya da Pekin değil, yeryüzündeki en büyük toplumsal güç olan uluslararası işçi sınıfıdır.
Böylesi bir küresel karşı saldırı için gerekli koşulların mevcut olduğu, geçtiğimiz hafta sonu Trump’ın göçmenlere yönelik saldırılarına, savaş çığırtkanlığına ve başkanlık diktatörlüğü kurma çabalarına karşı kitlesel halk muhalefetinin patlak vermesiyle güçlü bir şekilde teyit edildi. Milyonlarca kişi, şiddet içeren baskı tehditlerine meydan okuyarak ABD genelinde sokaklara döküldü.
Sosyalist Eşitlik Partisi, Cumartesi günü Londra’da düzenlenen ulusal protesto da dahil olmak üzere, soykırım ve savaşa karşı tüm kitlesel muhalefeti desteklemektedir. Ancak katılanları, mücadelelerini sınıf mücadelesi yöntemleri temelinde sürdürmeye çağırıyoruz. İşyerlerinizde ve üniversitelerinizde grevleri ve askeri personelin tüm hareketlerinin engellenmesini savunun ve örgütleyin!
Britanya işçi sınıfının İranlı ve Filistinli kardeşlerini savunmasının en iyi yolu, Starmer hükümetine ve onun sendikal bürokrasideki işbirlikçilerine karşı üretimden gelen gücünü de kullanarak sistematik bir siyasi saldırı başlatmaktır.
Şu talepler yükseltilmelidir: İran’dan elinizi çekin! Gazze soykırımına son verin! Tel Aviv, Londra, Washington, Paris ve Berlin’deki savaş suçluları tutuklansın! Britanya askeri güçleri Ortadoğu’dan çekilsin! Askeri harcamalar için boşa harcanan milyarlar Filistin halkına insani yardım sağlamak ve işçi sınıfının sağlık ve sosyal bakım, kamu eğitimi ve refahı gibi hayati ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılsın!
Britanyalı işçilerin düşmanı İran halkı değil, toplumun zenginliğini yağmalayan milyarder oligarşidir.
17 Haziran 2025