Bu konuşma Yeni Zelanda’daki Sosyalist Eşitlik Grubu’nun önde gelen üyelerinden Tom Peters tarafından 3 Mayıs Cumartesi günü düzenlenen 2025 Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda yapılmıştır.
Yeni Zelanda’daki Sosyalist Eşitlik Grubu, emperyalist savaş, tırmanan toplumsal eşitsizlik ve devlet tarafından giderek artan diktatörce baskı gibi açık ve yakın tehlikelerle karşı karşıya olan bu ülkedeki ve Pasifik bölgesindeki tüm dinleyicilere devrimci selamlarını gönderiyor.
Yeni Kaledonya’da işçiler ve gençler neredeyse bir yılı binlerce Fransız askeri ve polisinin işgali altında geçirdi. Bu güçler, geçtiğimiz Mayıs ayında patlak veren, sömürge yönetimine yönelik düşmanlığın ve benzeri görülmemiş düzeydeki toplumsal eşitsizliğin körüklediği kitlesel protestoları şiddetle bastırdılar.
Aynı patlayıcı toplumsal kriz, geçen yıl korkunç düzeydeki yoksulluğa tepki olarak ayaklanmalarla sarsılan eski bir Avustralya kolonisi olan Papua Yeni Gine’de de mevcut.
Bütün emperyalist güçler Pasifik’teki hakimiyetlerini sıkılaştırıyor. Avustralya ve Yeni Zelanda, ABD ile ittifak halinde, Çin’e karşı savaşa hazırlık amacıyla tüm okyanusu militarize ediyor. Avustralya, toplumsal huzursuzluğu bastırmak için kullanılacak özel bir Pasifik Polis Girişimi kurdu.
Yeni Zelanda’nın siyaset kurumu, ülkenin 15.000’den az nüfusa sahip bir yarı kolonisi olan Cook Adaları hükümetini Çin ile ekonomik anlaşmalar imzaladığı için şiddetle kınadı.
New Zealand Herald gazetesinin sağcı bir köşe yazarı, Cook Adaları’nı işgal etmek için özel kuvvetlerin gönderilebileceğini ileri sürdü. Bu fikir, histerik bir şekilde Çin’in Yeni Zelanda’yı istila ettiğini ilan eden İşçi Partisi ile bağlantılı “Daily Blog” tarafından da desteklendi. Daily Blog, Çin karşıtı savaş propagandasına karşı olmamız nedeniyle Sosyalist Eşitlik Grubu’nu “hainler” olarak karalamıştı.
Ve bunlar boş tehditler değil. Son 20 yılda Yeni Zelanda ve Avustralya birlikleri Solomon Adaları, Doğu Timor ve Tonga’daki yağmacı çıkarlarını savunmak için defalarca müdahalede bulundu.
Yeni Zelanda’nın sağcı koalisyon hükümeti, Washington’ın dünyayı şiddet yoluyla yeniden paylaşma ve milyarlarca insanı sömürge kölesi durumuna düşürme çabasıyla entegrasyonunu güçlendiriyor. Yeni Zelanda Yemen’in bombalanmasına yardımcı olmak üzere askeri personel gönderdi. Hükümet ABD-İsrail’in Gazze’deki soykırımını da destekliyor. Rusya’ya karşı NATO liderliğindeki savaşta Ukrayna kuvvetlerine eğitim ve başka destekler sağlıyor.
Ulusal Parti liderliğindeki hükümet, İşçi Partisi’nin desteğiyle, ABD’den gelen talepler doğrultusunda askeri harcamaları gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 1’inden yüzde 2’sine çıkarmayı planlıyor. Milyarlarca dolar füzelere ve insansız hava araçlarına ve silahlı kuvvetlere daha fazla gencin katılmasına harcanacak. Medya zorunlu askeri eğitimin yeniden başlatılması olasılığını tartışıyor.
Bu militarist gündeme karşı çıkılmalıdır. Bunun bedeli, halihazırda sağlık, eğitim ve kamu hizmetleri sektörlerinde kapitalizm yanlısı sendikal aygıt tarafından dayatılan acımasız kemer sıkma önlemleriyle karşı karşıya olan işçi sınıfı tarafından ödenecektir. Ülkenin en büyük sendikası olan Kamu Hizmetleri Derneği, binlerce kişinin işten çıkarılmasına neden olsa da askeri harcamaların artırılmasını destekliyor.
Geçtiğimiz yıl, Gazze soykırımına karşı kitlesel protestolar ve halk sağlığına yapılan kesintilere karşı grevler ve protestolar yaşandı. Hükümet, İşçi Partisi’nin desteğiyle, muhalefeti bastırmak için sözde “dış müdahale”ye karşı anti-demokratik yasalar hazırlıyor.
Sosyalist Eşitlik Grubu, işçi sınıfı içindeki harekete gerekli sosyalist siyasi perspektifi aşılamak için mücadele eden tek siyasi örgüttür.
Bu, siyaset kurumunun ve sendika bürokrasisinin işçi sınıfını ırk, milliyet ve toplumsal cinsiyet temelinde bölmeye yönelik tüm çabalarına karşı bilinçli bir mücadeleyi gerektirir.
Koalisyon hükümetindeki aşırı sağ partiler, ACT partisi ve Önce Yeni Zelanda, Donald Trump’ın taktiklerini takip ederek ırkçılığı ve bağnazlığı körüklüyor. Geçtiğimiz yıl on binlerce insan yerli Maorilere karşı yürütülen demagojiyi protesto etti.
Ancak Sosyalist Eşitlik Grubu, İşçi Partisi, Yeşiller, Te Pāti Māori ve çeşitli sahte sol gruplar tarafından desteklenen Maori milliyetçiliğinin ve diğer kimlik politikalarının da aynı derecede bölücü ve gerici olduğu konusunda uyarıyor. Amaçları, toplumdaki temel bölünmeyi, yani ırk ayrımını değil, işçilerle kapitalist seçkinler arasındaki sınıfsal uçurumu gizlemek ve işçileri yerli kapitalistler de dahil olmak üzere egemen sınıfın farklı kesimlerine tabi kılmaktır.
İşçi Partisi’nin daha nazik, daha kibar bir alternatifi temsil ettiği fikri bir sahtekarlıktır. Uluslararası alanda sahte sol partiler tarafından uzun süredir övülen Jacinda Ardern, İşçi Partisi’nin 2023 seçimlerini ezici bir yenilgiyle kaybetmesinden aylar önce başbakanlıktan istifa etti. Hükümeti evsizliğin ve çocuk yoksulluğunun artması sürecini yönetti; ABD ile ittifakı güçlendirdi ve İsrail’in Gazze’ye saldırısını onayladı. Ardern ABD’ye taşındı ve burada Kamala Harris’in başkanlık kampanyasını destekledi ve Demokratların soykırım ve demokratik haklara yönelik saldırılardaki sicilini aklamaya çalıştı.
İleriye giden tek yol, işçi sınıfının tüm kapitalist düzen partilerinden siyasi bağımsızlığı için mücadele etmektir. Bu, sendika bürokrasisinin hakimiyetini kırmak için işyerlerinde taban komiteleri kurmayı gerektirir. Ve en önemlisi, sizleri Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin, Sosyalist Devrimin Dünya Partisi’nin Yeni Zelanda’da, Çin’de, Asya ve Pasifik’te şubelerini inşa etme mücadelesine katılmaya çağırıyorum.