1 Mayıs 2025

Avustralya seçimleri ve Çin’e karşı savaş planları

Bu konuşma Sosyalist Eşitlik Partisi (Avustralya) ulusal sekreter yardımcısı Max Boddy tarafından 3 Mayıs Cumartesi günü düzenlenen 2025 Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda yapılmıştır.

Yoldaşların ayrıntılı olarak belirttiği gibi, küresel kapitalizmin büyük bir çöküşünün ortasında 1 Mayıs’ı kutluyoruz. Dün yapılan Avustralya federal seçimlerindeki resmi kampanya, egemen seçkinlerin ve onun siyasi temsilcilerinin bu gerçeği emekçilerden gizlemeye yönelik kirli bir komplosuydu.

Kapitalist yönetimin geleneksel partileri olan İşçi Partisi ve Liberaller seçim kampanyasına bir kriz ortamında girdiler; kitleler onları bankaların ve şirketlerin yozlaşmış araçları olarak görüyor. Kampanyaları sıradanlıklardan ve yalanlardan oluşuyordu; on yıllardır görülen en kötü toplumsal kriz koşullarında haftada birkaç dolardan fazla vergi veya yakıt fiyatı indirimi için pazarlık yapılıyordu.

Seçim dolandırıcılığının ideolojik özü Avustralya’nın bir istisna olduğu iddiasıydı. İşçi Partili Başbakan Anthony Albanese’nin sözleriyle, Trump’ın ticaret savaşıyla somutlaşan jeopolitik ve ekonomik fırtınaları atlatmak için Avustralya “benzersiz bir konumda.”

Hiçbir şey gerçeklerden bu kadar uzak olamaz. Yalnızca Sosyalist Eşitlik Partisi’nin seçim kampanyasında dile getirdiği üzere, Avustralya kapitalizmi bir kapışma için “konumlandırılmıştır.” Burjuvazi tamamıyla Trump’ın ticaret savaşının ana hedefi olan Çin’e yapılan maden ihracatına bağımlıdır. Ekonomi zaten bir çöküş içindedir ve işçi sınıfı, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşam standartlarında en büyük gerilemeyle karşı karşıyadır.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, ABD Başkanı Donald Trump, Avustralya muhalefet lideri Peter Dutton [Photo by X/@AlboMP, AP Photo/Alex Brandon, Facebook/Peter Dutton/]

Albanese ve Liberal lider Peter Dutton, ne pahasına olursa olsun Trump’tan bahsetmekten kaçınmaya çalıştı. Trump, politik bir zehirdir. Anketlere göre nüfusun yüzde 70’e yakını Trump’a ve onun ekonomik savaş, militarizm ve diktatörlük programına karşı. Ama ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, Trump izinsiz de olsa olaya dahil oldu. Bazı medya kuruluşları Avustralya seçim kampanyasında Albanese, Dutton ve Trump olmak üzere gerçekte üç figürün bulunduğunu belirtti.

Büyük partiler Beyaz Saray’daki bu faşist gangsterden söz ettiğinde, bu, özellikle de Pekin’le cepheleşmede, onunla en iyi kimin çalışabileceği konusunda rekabet etmek içindi. Bunun nedeni, Avustralya burjuvazisinin egemen kesimlerinin, özellikle Güney Pasifik’teki kendi yağmacı çıkarlarına en iyi ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü savaşa dahil olarak hizmet edilebileceğini düşünmeleridir.

Avustralya’nın Çin’le savaş için ön cephede yer alan bir devlete dönüşmesini tamamlamak, son üç yıldır Albanese’in İşçi Partisi hükümetinin odak noktası oldu. Bu, Birleşik Krallık ve ABD ile yapılan AUKUS paktı kapsamında 368 milyar dolarlık nükleer enerjili denizaltı alımını; ordunun her kolunun füze saldırı kabiliyetleriyle donatılmasını ve nükleer silahlı bombardıman uçakları da dahil ABD üslerinin büyük ölçüde genişletilmesini kapsamaktadır.

Bu kampanyada tüm kapitalizm yanlısı partiler savaş kışkırtıcısı olarak ortaya çıktı. Yeşiller pasifist maskelerini düşürerek Çin’e karşı füze ve insansız hava araçlarına yönelik kendi programlarını açıkladılar. Geçen yıl İşçi Partisi hükümetinin Gazze soykırımında suç ortağı olduğunu doğru bir şekilde dile getirdiler. Ancak şimdi ulusal liderleri İşçi Partisi ile koalisyon için yakardıklarından bundan bahsetmiyorlar. Halkın desteğini kazanmak için katliamı kınamışlardı Şimdi soykırım yanlısı bir İşçi Partisi hükümetine katılmak istediklerinden, ölü Filistinliler onlar için bir sıkıntı kaynağıdır.

Adam Bandt (konuşan), solunda Mehreen Faruqi ve David Shoebridge (sağda) ile birlikte federal parlamento dışındaki Yeşiller liderliği. [Photo]

Sahte sol Sosyalist İttifak’ın resmi tutumu askeri harcamaların “yarıya indirilmesi” şeklindedir. Başka bir deyişle, bu Pablocular yılda 28 milyar doların savaş makinesine gitmesinden memnunlar. Ancak çok daha fazlası talep ediliyor.

Burjuva gazetelerinde, seçimden sonra askeri harcamaların yılda on milyarlarca dolar artırılması gerektiği her gün gündeme getiriliyor. Ve bu paranın, işçi sınıfının sömürüsünü artıracak verimlilik hamleleri ve büyük kemer sıkma kesintileri yoluyla elde edilmesi gerektiğini söylüyorlar.

Bu, işçi sınıfının büyük mücadelelerini gündeme getirecek bir programdır. İşçi Partisi hükümeti zaten Filistin yanlısı protestoları ve işçilerin neredeyse tüm grevlerini suç saymaya uğraşıyor. Seçim yetkilileri, ağır üyelik koşullarını karşılamamıza rağmen SEP’in resmi talebini onaylamadılar. Bu da partimizin adının oy pusulasında yer almaması anlamına geldi.

Bunun, bizim aday göstermemizi engellemesine izin vermedik. Güçlü bir destek aldık, çünkü işçiler ve gençler gerçek bir alternatif istiyorlar. Yalanları görüyorlar. Gerçekten savaşa, kemer sıkmaya ve diktatörlüğe karşı mücadele eden bir siyasi hareket istiyorlar. Barışın ve sosyal hakların var olduğu bir gelecek istiyorlar. Israrla söylediğimiz gibi, bu gelecek, çürümüş parlamentodan ya da kapitalist partilerden gelmeyecek. Bu gelecek, işçi sınıfının devrimci hareketini gerektiriyor.

Loading