Keir Starmer’in İşçi Partisi hükümeti, Gazze’de Filistinlilere yönelik soykırımını protesto eden öğrencilere karşı baskılara önderlik ediyor ve faşist ABD Başkanı Donald Trump ile kol kola çalışıyor.
Trump’ın, Mahmoud Khalil, Momodou Taal ve Rümeysa Öztürk gibi protestocu öğrencileri kaçırma, gözaltına alma ve sınır dışı etme tehditleri, siyasi muhalefeti ortadan kaldıran Alman Nazilerin ve Latin Amerika diktatörlüklerinin eylemlerini hatırlatıyor. Bu adımlar dünyanın dört bir yanında işçileri ve gençleri öfkelendiriyor. Ancak bunlar, tüm emperyalist ülkeler tarafından desteklenen politikaların yalnızca en keskin ifadesidir.
Birleşik Krallık’ta SOAS üniversitesinden bir öğrenci, Filistin halkının yasadışı işgale karşı direnme hakkını destekleyen konuşmalar yaptığı için terörizm yasası uyarınca suçlanırken diğer bir öğrenci de tutuklandı. Çok daha fazlası -Liberty grubuna göre 100’den fazla- faaliyetleri nedeniyle soruşturmaya, uzaklaştırmaya ve atılmaya maruz kaldı.
Hepsi İşçi Partisi hükümetinin yönlendirmesi altında olan üniversite yönetimleri, özel güvenlik şirketleri, polis ve Siyonist grupların Filistin yanlısı konuşmaları ve protestoları susturmak için birlikte çalışmasıyla kampüslerde korku atmosferi yaratılıyor.
Üniversitelerin dışında da genç eylemciler siyasi bir polis gücü tarafından hedef alınıyor. Filistin Eylemi üyeleri, İsrailli silah üreticisi Elbit Systems’i protesto ettikleri için, terörle mücadele mevzuatının polise verdiği yetkiler kullanılarak tutuklandı ve hapsedildi.
Londra’daki bir Quaker Toplanma Evi’nde düzenlenen Youth Demand etkinliğine katılan altı kişi, binaya baskın düzenleyen ve bazıları silahlı 30 polis memurundan oluşan bir ekip tarafından “kamu düzenini bozmak için komplo kurmak” suçlamasıyla tutuklandı. Ayrıca 12 kişiye karşı da bir dizi şafak baskını yapıldı.
Son bir buçuk yılda milyonlarca kişiyi harekete geçirmiş olan Gazze soykırımına karşı ulusal protesto hareketi tehdit altında. Aralarında Savaşı Durdurun Koalisyonu ve Filistin Dayanışma Kampanyası’nın önde gelen üyelerinin de bulunduğu yetmiş yedi protestocu 18 Ocak’ta planlı bir polis baskınında gözaltına alındı ve aralarında İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn’in de bulunduğu katılımcı milletvekilleri polis karakollarında sorgulandı.
Starmer’ın polis devleti şekilleniyor
İşçi Partisi’nin, Gazze soykırımına yönelik tüm protestoları suç sayma niyeti, Britanya militarizmi ve emperyalizmine yönelik her türlü siyasi muhalefetin bastırılmasının yolunu açmaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi öğrencilerin demokratik haklarına yönelik saldırı, akabinde eleştirel gazetecilere yönelik bir dizi ev baskını ve havaalanı tutuklaması bu büyük gündemin ilk adımıdır.
Bunlar uzun süredir devam eden planlardır ve İşçi Partisi, Britanya egemen sınıfı tarafından, erimekte olan bir Muhafazakar Parti’nin yerine bunları gerçekleştirmek üzere göreve getirilmiştir.
Siyonizme ve İsrail Devleti’nin işlediği suçlara karşı muhalefeti yasa dışı hale getirmek için kullanılan “solcu antisemitizm” suçlamalarında İşçi Partisi öncü rol oynadı. İlk etapta Corbyn ve destekçi̇leri̇ne yöneli̇k bi̇r cadı avı yürütüldü ki bu nihayetinde savaşa, mi̇li̇tari̇zme ve kemer sıkmaya karşı çıkan tüm i̇şçi̇leri̇ ve gençleri̇ hedef almaktadır.
Corbyn’in bu cadı avına teslim olması, Starmer’a ve devamında gelişen her şeye giden yolu açtı.
Geçtiğimiz Temmuz ayında göreve geldiğinden bu yana İşçi Partisi, Muhafazakarlar tarafından kabul edilen otoriter protesto karşıtı mevzuatı yürürlükte tutmakla kalmadı, kullanımını da önemli ölçüde genişletti. Mevcut İşçi Partisi hükümeti, Tony Blair ve Gordon Brown liderliğindeki eski İşçi Partisi hükümetleri tarafından oluşturulan “terörle mücadele” mevzuatını ve Önleme programını, her zamanki amaçları olan işçilerin ve öğrencilerin demokratik haklarını zayıflatmak için kullanmaktadır.
Kampüsler için öngörülen ilk bastırma evresinde İşçi Partisi, itaatkâr ve suç ortağı üniversite yönetimlerinin denetimine güvenebilir. Russell Grubu üniversitelerinde yılda ortalama 400.000 sterlinin üzerinde maaş alan varlıklı üniversite rektör yardımcıları, İsrail’e ve silah endüstrisine milyonlarca sterlin yatırım yapan ve her ikisiyle de kapsamlı ortaklıklar kuran kurumları yönetmektedir.
Ayrıca hükümetin, görünmez durumdaki Ulusal Öğrenci Birliği’nden ya da öğrencilere yönelik siyasi zulmü durdurmak için hiçbir şey yapmayan Üniversite ve Kolejler Birliği’nin göstermelik protestolarından da endişelenmesini gerektirecek bir şey yok.
Britanya emperyalizmi savaşa hazırlanıyor
Demokratik haklara yönelik bu saldırıyı yenilgiye uğratmak için bir hareketin inşası, onların ardında yatan sınıfsal ve emperyalist çıkarların anlaşılması anlamına gelir. İşçi Partisi hükümeti, Birleşik Krallık’ı, Trump yönetiminin öncülüğünde yürütülen dünyanın şiddet yoluyla yeniden paylaşılması için mücadeleye sürüklüyor.
Ortadoğu’da İsrail’in Filistin sorununa nihai bir çözüm bulma yönelimi, Yemen, Lübnan ve Suriye’nin yok edilmesine kadar uzanan İran’ı izole etme ve boyun eğdirme planlarının bir parçası olarak Washington ile birlikte yürütülmektedir. Birleşik Krallık, Gazze üzerinde gözetim uçuşları yaparak, askeri ekipman taşınması için Kıbrıs hava üssünü aktif halde tutarak, Yemen’e yönelik hava saldırılarına katılarak ve Kızıldeniz’e savaş gemilerini göndererek büyük bir rol oynamaktadır.
Avrupa’da Trump, Biden yönetiminin Ukrayna’da Rusya’ya karşı uzun süreli bir vekalet savaşını destekleme stratejisini tersine çevirdi ve bunun yerine Kremlin ile Ukrayna’nın ABD tarafından fiilen sömürgeleştirilmesini güvence altına alan bir anlaşma ararken yönünü Çin ile çatışmaya çevirdi.
Starmer, Avrupa’nın bu girişimi sabote etme ve Britanya, Fransa ve Almanya’nın Ukrayna’nın ve nihayetinde Rusya’nın kaynakları üzerinde hak iddia etme planlarında başrolü oynuyor. Starmer’ın “Gönüllüler Koalisyonu”, nükleer silahlara sahip bir güç olan Rusya’yı hedef alarak Ukrayna’da NATO “birliklerini karada, uçaklarını da havada” konuşlandırmayı amaçlıyor.
Bu savaş politikasını beslemek için askeri harcamalar milyarlarca sterlin artırılarak 2027 yılına kadar GSYH’nin yüzde 2,5’ine, daha önce değilse bile kısa bir süre sonra çok daha fazlasına çıkarılıyor. Bunun bedeli, İşçi Partisi’nin hayati hizmet ve desteklerde kapsamlı kesintilere giderek sosyal harcamalardan geriye kalan ne varsa kısmasıyla ödeniyor.
Gençler, ateş hattının en önündedir. Maliye Bakanı Rachel Reeves gençlik yıllarının sonlarında ve yirmili yaşlarının başlarında olanlara yönelik yardımları en sert şekilde kesme niyetini açıkça ortaya koydu. Aynı zamanda silahlı kuvvetlerdeki gençlere sunulan “fırsatları” da vurguladı. Bir nesil katliam için hazırlanıyor.
Tek cevap sosyalizm ve sınıf mücadelesi
Starmer ve İşçi Partisi, bu programı demokratik yollarla uygulayamayacaklarını biliyorlar. Özellikle gençler arasında, zenginlerin çıkarı için savaşmaya ve bu savaşın bedelini ödemek için yeni bir kemer sıkma politikasına karşı muazzam büyüklükte bir muhalefet var.
Starmer’ın bu muhalefeti yenme stratejisi ise şiddettir. Bizim de kararlı bir politik karşı saldırıya ihtiyacımız var.
Geçtiğimiz yıl Birleşik Krallık üniversitelerinde ABD’deki örneği izleyen bir eylem dalgası, öğrencilerin 21. yüzyılın en kötü suçlarından birine son verme kararlılığını gösterdi. Yüz binlerce kişi her ay kitlesel gösterilere katıldı.
Ancak bu protestoların bilançosu ortadadır. Üniversiteler muhalefeti susturuyor; İşçi Partisi yönetimi hala İsrail’i sonuna kadar desteklemeye devam ediyor. Filistinlilere yönelik soykırım ve karşı çıkanların demokratik haklarına saldırı, Starmer ve onun savaş çığırtkanlarına “baskı” yapılarak yenilgiye uğratılamaz.
İşçi Partisi, dünya kapitalizminin ölümcül krizine saplanıp kalmış, küresel bir savaş patlamasına ve diktatörlüğe doğru yol alan Britanya egemen sınıfının politikasını uygulamaktadır. Kitlesel bir savaş karşıtı hareket, Starmer’ın militarizmini ve polis devleti baskısını durduracak ve bu barbarlığa sürüklenişin kökenindeki kapitalist sisteme son verecek kabiliyete sahip muhalif bir toplumsal güç içerisinde inşa edilmelidir. Bu güç işçi sınıfıdır.
Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), öğrencileri demokratik haklara yönelik saldırıya karşı mümkün olan en geniş muhalefeti seferber etmeye çağırmaktadır. Öğrenciler her şeyden önce, işçiler arasında Marksist bir geleneği ve devrimci liderliği yeniden inşa etmek için mücadeleye atılmalıdırlar. Bugün IYSSE’ye katılarak,
- Öğrencilere yönelik anti demokratik saldırıları durdurun!
- Savaş karşıtı bir işçi sınıfı hareketi inşa edin!
- Sosyalizm için mücadele edin!