Başta Sri Lanka olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde artan hayat pahalılığına ve katlanılmaz hale gelen yaşam koşullarına karşı kitlesel protestoların ve grevlerin meydana geldiği koşullarda, Türkiye’deki TPI Kompozit (TPI Composites) işçileri de 6 Temmuz’da düşük maaş zammına ve kötü çalışma koşullarına karşı fiili greve gittiler.
TPI işçileri, Salı günü sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamada, şirketin “19.07.2022 tarihi 16:00 vardiyası itibarı ile fabrika operasyonlarımız belirsiz süreli olarak durdurulmuştur” açıklaması yaparak kanunsuz lokavt ilan ettiğini duyurdular. Şirketin teklifini destekleyen Türk-İş’e bağlı Petrol-İş sendikasının “eve dönün” çağrısını reddeden işçiler, “işyerimizi terk etmeyeceğiz” diyordu.
6 Temmuz’da TPI işçileri, şirketin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Temmuz’da asgari ücrete yaptığı yüzde 30 oranındaki zamma ek olarak yüzde 5 zam teklif etmesi üzerine iş bırakma eylemine başladılar. Sabah vardiyasından bir saat erken çıkan ve fabrika bahçesinde beklemeye başlayan işçilere, akşam vardiyasında işe başlamayan işçiler de katıldı. İş bırakma eylemine, Menemen’deki fabrikadan 1.500 işçi ve Çiğli-Sasalı’daki fabrikadan ise 1000 işçi katılıyor.
ABD merkezli bir şirket olan TPI Kompozit, Çin, Meksika, Danimarka, Türkiye ve Hindistan’da binlerce işçi çalıştırıyor. Dünyanın önde gelen rüzgâr türbini kanadı üreticilerinden biri olan TPI Kompozit’in Türkiye’de, İzmir’in Menemen ve Çiğli-Sasalı bölgelerinde iki fabrikası bulunuyor. Şirketin açıklamasına göre Türkiye’de 5.000 işçi istihdam ediliyor.
Şirket yönetimi, işe dönmeyen işçileri dava açmakla tehdit ederken ertesi gün 60 işçi, kendilerine gelen telefon mesajıyla işten çıkarıldıklarını öğrendiler. İşten çıkarma saldırısı daha sonra da devam etti ve çıkarılan işçi sayısı yaklaşık 150’ye ulaştı.
Kurban Bayramı’nın ardından, 17 Temmuz’da işçilerin eylemi yeniden başladı. Şirket yönetimi ek maaş zammı teklifini yüzde 9’a çıkarırken, ek olarak yüzde 15 (toplam yüzde 45) zam talep eden işçiler bu teklifi de reddettiler.
COVID-19 pandemisinin ardından tüm dünyada merkez bankalarının süper zenginlere aktarılmak üzere devasa miktarda para basmasının tetiklediği ve NATO’nun Rusya’ya karşı Ukrayna’daki savaşıyla daha da ağırlaşan enflasyon, Türkiye’de hayat pahalılığını eşi görülmemiş seviyelere çıkarmış durumda.
Resmi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yıllık enflasyon oranı Temmuz ayında yüzde 78’e çıkarken, bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) hesaplamasına göre gerçek yıllık enflasyon oranı yüzde 175 oldu. Bu koşullarda, Erdoğan hükümeti, 2016’dan beri yılda bir kez artırılan asgari ücreti Temmuz ayından itibaren tekrar artırmak zorunda kaldı.
4.250 TL olan asgari ücret, yüzde 30 artırılarak 5.500 TL oldu. Ne var ki, hükümet yanlısı Türk-İş’e göre Haziran ayı itibarıyla dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı (“açlık sınırı”), 6.300 liraya ulaşırken, yoksulluk sınırı 20.800 lira olmuş durumda. Mart ayında yapılan bir araştırmaya göre nüfusun yüzde 90’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
TPI işçilerinin fiili grevi, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında benzer koşullarla ve aynı sınıf düşmanıyla karşı karşıya olan işçilerin giderek büyüyen hareketinin bir parçasını oluşturuyor. Türkiye’de 2022’nin ilk iki ayında 100’den fazla fiili iş bırakma eylemi yaşanırken, son aylarda sağlık emekçilerinin çok sayıda ulusal grevine tanık olundu. Son haftalarda yeniden birçok grev gelişirken, Sivas’taki Kangal Termik Santrali’nde çalışan yaklaşık 500 işçi de sendika ile işbirliği içinde dayatılan sefalet sözleşmesine karşı fiili greve çıktı.
Evrensel gazetesine konuşan TPI işçileri, çok düşük maaşlarla ağır koşullarda çalıştıklarını vurguladılar. Bir kadın işçi şunları söylüyordu: “Haklarımız yavaş yavaş elimizden alındı. Maaşlar az olsa da yine piyasanın üstündeydi. Ama son dönem enflasyon artışı, yapılan zamlar ücretlerimizi hızla eritti. Aldığımız maaş ise 5 bin 500-7 bin lira arasında. En büyük sorunumuz ücretler.”
Başka bir TPI işçisi ise, işçilerin kanserojen madde soluduğunu belirterek yaşadıkları sağlık sorunlarını şöyle anlattı: “Arkadaşlarımızın en çok karşılaştığı hastalıkların başında astım ve KOAH geliyor. Ağır çalışma koşullarından dolayı bel fıtığı ve omuz çıkması ise birçok arkadaşımızın ortak sorunu haline geldi.”
Bu durum, işçilerin yüksek kaliteli kişisel koruyucu donanım olmadan çalışmak zorunda bırakıldıklarını gösteriyor. Bu aynı zamanda onları COVID-19’a karşı da savunmasız bırakıyor. 2020’de pandemi koşullarına rağmen Petrol-İş sendikasının işbirliğiyle işçileri fabrikaya doldurmaya devam eden TPI, yaklaşık 1,7 milyar dolarlık net satış ve 10.600’den fazla rüzgâr kanadı üretimiyle rekor kırmıştı.
Başka bir TPI işçisi, fabrikada şirket ve sendika işbirliği ile işçilere dayatılan koşullar hakkında şunları söylüyor: “Vardiya amirleri mobbing uyguluyor. İçeride yaptığımız her operasyon iş güvenliği kuralına aykırı fakat fabrikada önce iş sonra güvenliği geliyor. Tozlu ortam. Sprey, cam elyaf aklınıza gelebilecek her türlü kimyasal kullanıyor ve onu soluyoruz. Denetleme olacağı zaman kimyasal tozlu ortamlar temizleniyor. Sanki hep öyle ortamda çalışıyormuşuz senaryosu düzenleniyor. Fakat gerçek, o kimyasalın pisliğin içinde çalışıyoruz.”
TPI Kompozit işçilerinin fiili grevi, böyle militan bir mücadeleye cepheden karşı olan Petrol-İş sendikası tarafından en başından beri izole ediliyor ve bastırılmaya çalışılıyordu. Ne Petrol-İş’in diğer üyeleri ne de en büyük konfederasyon olan Türk-İş’in üyeleri dayanışma için harekete geçirildi. Aksine, greve bayram arası verilerek mücadele sonlandırılmaya çalışıldı. Sendika, tekrar tekrar şirketin aynı teklifini işçilere kabul ettirmeye çalıştı.
Sendikanın Pazartesi günü grevi sonlandırmak amacıyla düzenlediği oylamada, Menemen’deki fabrikadaki işçiler 554’e karşı 903 hayır oyu verirken Çiğli’deki fabrikadaki işçiler 424’e karşı 616 hayır oyu verdi. Böylece işçiler ezici çoğunlukla (yüzde 61) grevin sonlandırılması teklifini reddettiler.
TPI işçileri, sendikanın şirketle işbirliğine ve satış anlaşmasına karşı bağımsız bir şekilde örgütlenerek harekete geçmeliler. Aksi takdirde Petrol-İş, geçtiğimiz yılki ihaneti tekrarlayacaktır. 2021’de sendika, alınan grev kararını uygulamaya koymadan apar topar bir satış sözleşmesi imzalamış ve bunu işçilerden gizli tutmuştu. İşçiler sözleşmeyi kendi vardiya amirlerinden öğrenirken sendikaya tepki gösterenler de şirket yönetimine bildirilip işten çıkarılmıştı. Bu mücadelenin derslerinin çıkarılması gerekiyor.
TPI işçileri ve mücadeleye giren diğer işçiler için ileriye giden yol, ipleri kendi ellerine alarak bağımsız taban komiteleri kurmak ve Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’na (TK-Uİİ) katılarak Türkiye’deki ve dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşlerinin desteğine başvurmaktan geçmektedir. ABD’deki Mack Trucks fabrikasında çalışan Will Lehman’ın Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) Sendikası başkanlığı için yürüttüğü kampanya, şirket yanlısı sendikal aygıtlara karşı işçilerin tabandan isyanını geliştirme yönünde kritik önemde bir girişimi oluşturuyor. Bu başkaldırının bütün fabrikalarda geliştirilmesi gerekiyor.
