Türkiye’nin en büyük işletmesi olan Türkiye Petrol Rafinerileri’nin (Tüpraş) İzmir, Aliağa tesisinde çalışan işçiler, şirketin işten çıkarma planına karşı Cumartesi gününden itibaren rafineriyi terk etmeme eylemi başlattı. Tüm vardiyalar eyleme katılırken rafineride üretim devam ediyor. İşçiler Pazartesi ve Salı sabahı rafineri önünde kitlesel bir gösteri yaptılar.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin 2012 yılında grev yasağı getirdiği sektörde, işçiler Petrol-İş Sendikası yönetiminin şirketle işbirliği içinde işten çıkarma hazırlığını onaylamasının ardından harekete geçtiler. Türkiye’nin en büyük kapitalist gruplarından Koç Holding’e ait Tüpraş, bir süre önce yaklaşık 4.000 işçinin çalıştığı Kırıkkale, Batman, Kocaeli ve Aliağa rafinerilerinden toplam 88 işçinin işten çıkarılacağını sendikaya iletmişti. Aliağa rafinerisinden ise 27 işçinin çıkarılacağı açıklandı.
Herhangi bir mücadeleye karşı çıkan sendika genel merkezi, işten çıkarılacak işçilerin isimlerini şube yönetimlerine bildirdi ve işçilerden gelebilecek olası kitlesel tepkileri dizginlemelerini istedi.
23 Mayıs’ta Evrensel gazetesine konuşan bir Aliağa Tüpraş işçisi şunları söylüyordu: “Biz işten çıkarılma, disiplin kurulunda ceza alma gibi süreçlerde arkamızda sendika ile mücadele ederiz diyemiyoruz. Genel merkez bırakın yapsınlar tavrı içerisinde, şube de süreçlere engel olamıyor. Tüpraş işçisi, sendikası tarafından patronun baskılarına teslim olmaya zorlanıyor.”
Son güne kadar sendika merkez yönetimi ve diğer şubeler gibi sessizliğini koruyan Aliağa şube yönetimi, işçilerin fiili mücadele kararlılığı karşısında eylemin kontrolünü elinde tutmaya ve üretimin durdurulmasını engellemeye çalışıyor. Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan Pazartesi günü şunları söyledi: “İki gündür rafineri içerisinde süren eylemlerimiz, bugün itibarıyla kapı önünde devam edecek, gerekirse Aliağa Meydanı’nda…”
İşçilerin Cumartesi günü harekete geçmesinden önce şube yöneticileri şirketin insan kaynaklarıyla, bölge müdürüyle, emniyet müdürlüğüyle ve kaymakamlıkla görüşmeler yürüttüler ve üyelere herhangi bir mücadele çağrısı yapmadılar. Polis ve kaymakam gibi devlet yetkilileriyle yapılan görüşmeler, bu stratejik açıdan hayati önem taşıyan işletmedeki işçilerin kitlesel mücadelesinin etkisinden duyulan kaygıyı yansıtmaktadır.
İşçilerin harekete geçmesinin ardından Toptan “İşverenle 27 kişi üzerinden pazarlık yapmayacaklarını” öne sürerken, Şube Başkan Yardımcısı Gökhan Karataş “Listedeki 27 arkadaşımızı Ocak ayına kadar takip edelim, eğer ki sizin bahanelerle getirip önümüze sunduğunuz koşullarda çalışmalarına devam ediyorlarsa arsızlık, hırsızlık ediyorlarsa, biz arkalarında durmayacağız dedik ama bir noktaya gelemedik,” dedi. Bu, gerçekte, sendikacıların işçileri yatıştıramadıkları için Ocak ayına kadar süre istediklerinin bir itirafıdır.
Sendikaların işçilere karşı çalışan şirket uzantılarına dönüşmesi uluslararası bir olgudur. Cumartesi gecesi, ABD’deki Birleşik Çelik İşçileri (USW) sendikası, Chevron petrol rafinerisi işçilerinin grevini sabote ederek 500 işçinin iki aylık mücadelesinin derhal sona erdirilmesi çağrısı yaptı.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, Tüpraş işçilerini sendikaya hiçbir şekilde güvenmemeye çağırır. İşten çıkarma saldırısını ve diğer saldırıları püskürtmek için her rafineride sendikadan bağımsız taban komiteleri kurulması şarttır. Sendikanın grevleri ve üretimin durdurulmasını engellemesine, işçileri bölmeye ve mücadeleyi bastırmaya çalışmasına karşı ancak bu tür komiteler işçileri birleştirebilir. Bu komiteler ayrıca hem Türkiye hem de dünya genelindeki petrokimya işçilerine ve diğer sektörlerdeki işçilere destek çağrısı yapabilirler.
Şirketin işten çıkarma adımı, işçilerin yıllardır uğradığı reel ücret ve sosyal hak kayıplarının ardından geliyor. Bu stratejik işletmede şirketin emek polisi işlevi gören Petrol-İş Sendikası, daha geçtiğimiz Mart ayında, işçilerin onayını almadan bir satış sözleşmesini imzaladı. Resmi yıllık enflasyonun yüzde 70’e çıktığı koşullarda, sendika üç yıllık toplu sözleşmede ilk 6 ay için yüzde 40, sonraki dönemlerde de hemen hemen resmi enflasyon zammını kabul etti.
2019’daki toplu sözleşme sürecinde de işçiler, şirketin dayatmalarına karşı sendikadan bağımsız harekete geçerek dört rafineriyi işgal etmişti. Nihayetinde sendika tarafından eylemleri sona erdirilen işçilere, resmi Yüksek Hakem Kurulu tarafından resmi enflasyonun altında bir zam oranı dayatıldı.
Haberlere göre, geçtiğimiz ay da işçilerin taşeron şirkete geçmeyi kabul etmeyerek “çalışmama hakkını” kullanmalarının ardından Tüpraş, Aliağa’da iki işçiyi bir hafta ücretsiz izinle cezalandırmıştı.
Tüpraş işçilerine yönelik artan saldırılar, şirketin işçilerin sömürüsünden devasa kârlar elde ettiği koşullarda meydana geliyor. Tüpraş, 2022’nin ilk çeyreğinde 76,5 milyar TL net satış gerçekleştirirken, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre satışlarını yüzde 286 oranında artırdı. İlk çeyrek sonuçlarına göre, yaklaşık 896 milyon TL net dönem kârı elde etti.
Tüpraş’ın elde ettiği kârlar, şirket ve finans oligarşisinin pandemiden sonra yaptığı servet vurgununun yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır. Türkiye’de ücretli işçiler 2019 yılında milli gelirin yüzde 31,4’ünü alırken bu oran 2021’de yüzde 27’ye düştü. Şirketlerin milli gelirden aldığı pay ise son iki senede yüzde 42,9’dan 47’ye çıktı.
Geçtiğimiz Kasım ayında “Stratejik Dönüşüm Planı”nı açıklayan Tüpraş, “Sürdürülebilir Rafinaj, Biyoyakıtlar, Sıfır Karbonlu Elektrik ve Yeşil Hidrojen”e odaklanacağını duyurdu. Buna göre şirket, 2030 yılı itibarıyla faaliyetlerinden kaynaklanan karbon salımını, 2017 yılına göre yüzde 27 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı taahhüt etti. Tüpraş, bu dönüşüm planının bedelini, işten çıkarmalar, esnek, yoğun ve güvencesiz çalışma, ücret ve sosyal hak kayıpları yoluyla işçilere ödetmeyi amaçlıyor.
Pandemi, Ukrayna’daki savaş ve Rusya’ya yönelik yaptırımlarla artan hayat pahalılığı, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de işçi sınıfını giderek mücadeleye yönlendiriyor. TÜİK’in açıklamasına göre, Nisan ayı itibarıyla Türkiye’de yıllık resmi enflasyon oranı yüzde 70’e çıkarken, bu oran ulaşımda yüzde 105, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 89 oldu. Bağımsız ekonomistler ve akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGrup) raporuna göre ise, gerçek enflasyon oranı yüzde 156’ya çıkmış durumda.
Son dönemde Türk lirası ciddi bir çöküş yaşadı. 2021 Mayıs ayında 1 ABD doları 8,40 TL iken bugün 16,40 TL’dir. Buna karşılık işçi sınıfının yaklaşık yarısının aldığı ücret olan asgari ücret yalnızca yüzde 50 artarak 4.250 TL oldu. Oysa Petrol-İş’in de parçası olduğu hükümet yanlısı Türk-İş’e göre, dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı yaklaşık 20.000 TL’ye ulaşmış durumda.
Artan hayat pahalılığı ve büyüyen toplumsal eşitsizlik sınıf mücadelesini körüklerken, kapitalist sınıfın çeşitli liderleri hükümeti bir kitlesel toplumsal patlamayı engellemek üzere önlem almaya çağırıyor. Asgari ücretin bir kez daha arttırılması bu önlemler arasındadır.
TÜSİAD Başkanı Orhan Nisan ayı sonunda “İş barışı için bunu düşünmemiz, mümkünse [işçileri] enflasyona ezdirmeden süreci geçirmemiz gerek” derken, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, geçtiğimiz hafta şu uyarıda bulundu: “İnsanların alım gücü düştü. 8 milyon kişi asgari ücretle geçiniyor. Asgari ücretlinin alım gücünün düşmemesi önemlidir. İnsanlar yaşamalı. İnsanlar kazandıkları parayla rahat olmalı. Yoksa aç insan her şeyi yapar.”
Tüpraş işçilerinin mücadelesi, artan hayat pahalılığı ve katlanılmaz yaşam koşullarına karşı uluslararası işçi sınıfı içinde büyüyen bir hareketin parçasını oluşturuyor. Türkiye’de hekimler Mayıs ayında ücret ve sosyal hak talepleri için toplam 6 gün greve giderken, Ankara’da hekimler ve sağlık emekçileri Pazar günü bir “Beyaz Miting” düzenlediler. Ocak ve Şubat aylarında ise en az 106 fiili grevin patlak verdiği eşi görülmemiş bir grev dalgasına tanık olundu.
Şirketlerin ve hükümetlerin saldırısına karşı sendikaların mücadeleyi sabote etmesini engellemek için işçiler, işyerleri, sektörler ve ülkeler arasında birleşmeliler. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ), işçi sınıfının gelişmekte olan nesnel hareketinin ihtiyaç duyduğu örgütlenme aracını sağlamaktadır. Tüpraş işçilerini ve mücadeleye giren diğer işçileri, böyle bir komite oluşturmak üzere bizimle iletişime geçmeyeçağırıyoruz.